Avatar
Can Pulak

Acenteler-turlar ve Avrupa

Gazetelerde tur ilanlarından geçilmiyor. Yurtiçi ve yurtdışı geziler öyle cazip ve ucuz ki, üstelik de taksitle olunca çok kişi, valizi kapıp seyahate çıkıyor.
 
 
Aslında iyi bir şey bu. Millet ülkesini ve dünyayı gezmek, tanımak, öğrenmek istiyor. Ekonominin de işine yarıyor, esnafın da, konaklama tesislerinin de, gıda sektörünün de cebine para giriyor. Sadece onların mı, turizmden dolaylı şekilde de olsa para kazanmayan yok gibi. Yurtiçi gezilerde harcamalar içeride kalırken, yurtdışı turlarda ise durum farklı sayılır. Ama o kadar da olsun, ekonomimiz iyi ki, millet cebine dövizi koyup rahatça yurtdışına çıkabiliyor işte.
 
 
İster içerideki, ister dışarıdaki turlara katılacaksanız eğer, seyahat acentasını iyi seçmeniz lazım. Aksi halde tatili zehir edersiniz kendinize. İlanlara baktığınızda her şey çok cazip görünüyor. Ama kazın ayağı öyle değil işte. Bazen ilanda gördüğünüzden çok farklı durumlarla karşılaşabiliyorsunuz.
 
 
Kaldığınız oteller iyi olmuyor, otobüsünüz bakımsız çıkabiliyor, rehberiniz canınızı sıkıyor, gittiğiniz ülkede katıldığınız günlük turların toplam fiyatı, seyahatin genel tutarının iki mislini aşabiliyor. Bütün bu riskleri göze alabiliyorsanız mesele yok. Ama aksi de olmuyor değil. Bazen seçtiğiniz acenta o kadar iyi çıkıyor ki, turun tadı damağınızda kalıyor.
 
 
Örneğin, geçen yaz  Mika-tur’la bir Doğu Karadeniz ve yaylalar gezisine gitmiştim. İddiayla söylüyorum ki, dünyanın en iyi acentası böylesine güzel bir tur düzenleyemez. Horonu mu öğrenmedik, çay mı toplamadık, İsviçre’ye fark atacak o güzelim ormanlarımızı, vadilerimizi, nehir ve derelerimizi mi görmedik. Hepsi birer Temel olan o neşeli,o güleç, şakacı ve cana yakın insanları mı tanımadık, vallahi pes doğrusu. Öyle memnun kaldık ki, bu yıl bir kez daha gideceğiz.
 
 
Gelelim yurtdışı turlara… Çoğunluk Orta Avrupa, İtalya ve İspanya’ya gidiyor. Bu sıralamayı gemi turları izliyor. Aslında en rahat gezi şekli bu. Valizi bir defa açıyorsunuz, yemeğiniz ve yatağınız yanınızda, geceleri yol alıp, gündüzleri uğradığınız şehirleri dolaşıyorsunuz. Deniz yolunu genelde yaşlılar tercih ediyor. Gençler ise otobüsle gezmeyi, daha çok yeri göreceğiz diye istiyorlar.
 
 
Bu yazıyı hazırlamak için, gazete ilanı ile yurtdışına gitmeye karar verdim. Kappa Tur’un çok cazip bir Orta Avrupa turu vardı. Üstelik 6 taksit de yapıyordu. Evde oturmak daha pahalıya geliyor diye, millet bu taksitli gezilere acayip  dadanınca, yer bulmak kolay olmuyor. THY’nin yepyeni uçağıyla uçacaksın, 3-4 yıldızlı otellerde kalacaksın, otobüsle 4 ülkeyi gezeceksin, sonra yine uçakla döneceksin. Bunun için ödeyeceğin para, 449 Euro yani 1.070 TL. Bu parayla içeride 4 vilayeti gezemezsin. Öyle olunca, millet dışarıyı tercih ediyor tabii..
 
 
Ediyor ama, ilanla çabuk gaza geldiği için, 8 günde dışarıda ne yiyip içecek, katılacağı turların toplam ve paket ücretleri ne olacak, bunu iyi hesaplayamadığından, dönüşte astarı yüzünden pahalıya çıkan bir tabloyla karşılaşıyor. Avrupa bizim gibi ucuz değil. Dünyanın en ucuz turizmini biz yapıyoruz. Dışarda adım attın mı para, sadece  soluduğun havaya para istemiyorlar.
 
 
Bizim şansımıza, acentamız da iyiydi, uçağımız da, otobüsümüz de… Hele rehberimiz Memet Yıldız işini severek yapıyor, hepimizi memnun etmeye çalışıyor, her soruyu bıkmadan usanmadan cevaplıyordu. Tura katılanları iyi gezdirdi doğrusu, her yeri çok iyi anlattı. Bilgi donanımı mükemmeldi.
 
 
Güneşli bir nisan sabahı Budapeşte’ye uçmak üzere, Atatürk Havalimanı’nda toplandık. Kappatur temsilcisini bulmak için, yarım saate yakın arandık. Bulduğumuzda eliyle bize bilet işlemlerimizin yapılacağı yeri tarif etti, hepsi bu.
 
 
Olmasaydı da olurdu yani. Biz ve diğer tur yolcuları sandık ki, hepimizi elinde acentayı belirten bir levhayla karşılayacak görevli, valizlere Kappa Tur etiketleri takacak, bizlere de boynumuza  geçirmek üzere bir kimlik dağıtacaktı. Öyle olmadı ama, herhangi bir tatsızlık ve aksaklık da yaşanmadı.
 
 
Bilet işlemlerimizi yaptıracağımız bölüm ana baba günüydü. Binlerce personele sahip THY, sabah kalkacak uçaklarının yolcuları için 7-8 memur görevlendirmişti. Yerlisi yabancısı tüm yolcular sabah sabah turnikelerde ağır ağır ilerleyerek sefil oldular. Gişelerin yarısından fazlası boştu ve içlerinde çalışacak kimse yoktu. Bu sorunu kim çözdü biliyor musunuz, valizleri taşımak üzere alanda görevli bir hamal. Halimize acımış olacak ki, (yahu 100 metre ilerdeki THY’nin bilet gişeleri bomboş duruyor.) ‘Beni takip edin’ diyerek hepimizin işini beş dakikada halletti.
 
 
Yetkim olsa,o hamalı bilet işlemlerinin sorumlu müdürü yapardım.
 
 
HAFTAYA:
Merhaba Budapeşte

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X