Avatar
Can Pulak
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Ege’de turizm mukayesesi

İç turizm bayramda Ege sahillerine ve Bodrum’a iyi destek verdi. Ama bu destek bir haftayı geçmedi. Bayram bittikten sonra da bölge, eski tas eski hamama dönüverdi hemen.

Oteller yine dolu değil, restoranlar yine tenha, alışveriş eskisinden de beter. Öyle anlaşılıyor ki bu tempo, Kurban Bayramı’na kadar sürecek. Ondan sonrası Allah Kerim…

Tatilciler terörden çok korkuyor. Ülke ekonomisindeki belirsizlik harcamaları frenliyor, pahalılık tedirginliği de yerli turisti ürkütüyor.

Turizm bölgeleri gerçekten pahalı mı? Kim ne derse desin, pahalı değil çok pahalı… Efendim oteller ve esnaf iki ay iş yapıyorlarmış. Pahalılığın asıl nedeni olarak bunu gösteriyorlar. Tatile geleni bu hiç ilgilendirmiyor. Öyle ya,ona ne esnafın ve otelcinin kaç ay iş yapacağından? Tatilci kesesine bakar, pahalılığı gördü mü de kaçar. Kimse parayı sokaktan toplamıyor.

Pahalılık korku ve dedikodularını önleyecek tek şey, işletmelerin fiyatlarını görülecek yerlere asmaları. Yunan adalarına, Avrupa’nın tatil bölgelerine bakın, her şeyin fiyatı ortada. Pahalıysa tatilci girmiyor otel ve restorana. Kesesine uygun yerleri arıyor ve gönül rahatlığıyla yapıyor harcamaları. Bizde öyle mi? Kör tuttuğunu seviyor. Yok kiralar pahalıymış, yok personel bulmak zormuş. Peki taksi fiyatlarının Newyork’tan pahalı olmasına ne demeli? Ya otoparkların fahiş fiyatları, saatten geçtik, neredeyse dakikaya para alacaklar. Böyle rezalet olur mu?

Bizim durumu tartışmayı şimdilik bir yana bırakıp, komşuda Yunan adalarında durum nedir, bir de ona bakalım. Onların durumu da iyi değil. Şimdilik yüzde 30’luk bir kayıptan bahsediyorlar. Bodrum’un karşısındaki Kos hayli tenhaydı. Türkler de olmasa, moralleri daha da bozulacak gibiydi. O yüzden el üstünde tutuyorlar bizimkileri, “ela-ela’’diye davet ediyorlar işletmelerine. Kos’ta şehir turu yapan mini tren, müşteri bekliyordu. Oysa geçen sene, trene binmek için sıraya girilir, güneş altında beklenirdi. Bu yıl öyle değil, sinek avlamıyorlar ama, eski trafiği de yakalayamıyorlar.

Leros Adası da aynı durumdaydı. Günübirlik motorlar ve özel teknelerle Türkiye’den gelenler olmasa, sezonun başladığına inanmazdınız. Lipsi Adası’nda da, Patmos’ta da durum pek farklı değildi. Ne olmuştu da, çekilmişti turistler ortadan? Geçen yıl mültecilerin yarattığı feci manzara, terör korkusu ve Çipras’ın politikası (bankaların 60 Euro’dan fazla para vermemesi ve kredi kartlarının her yerde geçmemesi) gibi faktörler hayli etkili olmuştu. Bu yıl bunlar yok ama Yunanistan’da emekli maaşlarının yarıya düşmesi de korkutmuş milleti. Yerli turist bu nedenle ortalıkta görülmüyor.

Bayramda çok sayıda Türk teknesi adalardaydı. Ama havanın çok sertleşmesi ve fırtınanın şiddetini artırması, gezilerin diğer adalara devamını engelledi. Bu yüzden teknelerin çoğu Bodrum’a, Marmaris’e, Bozburun’a yöneldiler. Bazıları da Simi’ye uğrayarak Rodos Adası’na gittiler. Rodos’ta büyük ve yeni bir marina yapmışlar. Gecelik bağlama pek ucuz sayılmazdı ama diğer marina ve limanlarda yer olmadığı için Türkler buraya yönlendirildiler. Meşhur Mandrake Limanı kalabalıktı. Bu da gösteriyordu ki, Rodos’ta deniz işleri iyiydi. Ama karada durum çok parlak sayılmazdı. Diğer adalara nazaran Rodos daha dolu ve hareketliydi ama yine de yüzde 20’lik bir kayıptan söz ediliyordu.

Biz nasıl onları merak ediyorsak, onlar da bizi merak ediyorlardı. Ne durumdaydık, oteller açılmamış, restoranların çoğu kapalıymış, uçak seferleri bile doğru dürüst yapılmıyormuş. Öyle sanıyorlardı, öyle duymuşlardı, ama öyle olmadığını komşularımıza anlatmaya çalıştık. Evet kaybımız vardı ama kaybımızı iç dinamiklerle telafi etmeye çalışıyor, dış ataklarla da Avrupalı turisti geri kazanmaya gayret ediyorduk. İnandılar mı bilmem…

Gözünü sevdiğimin Türkiye’si, ben âşığım bu memlekete. Taşına, toprağına, o çok eleştirilen insanına kurban olayım. Bizi iyi yönetseler var ya, üstümüze ülke tanımam. Ne Avrupa Birliği yakalar bizi, ne de diğerleri… Ama iyi yönetilmemiz şartıyla… Yunan adalarındaki temizlik, disiplin ve düzene imreniyoruz. Görüntü kirliliği, potansiyel suçlu fotoğrafı yok ortalıkta. Biz niye yapamıyoruz bunu, zor işler mi bunlar? Belediyeler hakkıyla yapsalar ödevlerini, kamu personeli doğru dürüst çalışsa, yasaları eksiksiz uygulasak, adam filan kayırmasak, bizim de durumumuz iyileşir.

Moralimizi bozmayalım… İçinde bulunduğumuz şartlar iyi değil ama iyileştirmek bizim elimizde. Göreceksiniz iyileşecek de… Hep böyle kötü gidecek değil ya, bir gün toparlayacağız vaziyeti. Ülkemiz uzun süredir hasta, bir çaresi, bir doktoru mutlaka vardır bu hastalığın. Uzmanını bulacağız, yeneceğiz bu hastalığı. Birkaç yılımız boşa geçti, büyük yanlışlıklar yaptık. Ülkemize çok zarar verdik. Ama telafi edeceğiz bunları. Gücümüzün farkında olalım yeter.

Allah devletimize, milletimize zeval vermesin. Bunun da üstesinden geliriz. Devletimizin gevşeyen çivilerini yine sıkıştırırız, dini siyasete alet etmekten mutlaka vazgeçeriz. Zararını gördüğümüz işe devam etmeyiz. Zararın neresinden dönülse kâr değil mi? Biz de döneriz işte. Korkmayın, gelecek güzel olacak. Devletimiz de düzelecek, turizmimiz de düzelecek, insanımız da düzelecek. Ümidinizi kaybetmeyin lütfen. İyilik gün gelir ki, tüm kötülükleri sona erdirir. Türkiye’de de böyle olacak, benim cennet vatanımda günü geldiğinde her şey düzelecek.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X