Avatar
Can Pulak

Turizmde değişim rüzgârı

Turizmi iyi okumak, iyi anlamak, iyi izlemek lazım. Dünyada neler olup bitiyor, sektör nereye doğru kayıyor, tatilin tercih cinsleri nasıl artıyor?

Projektörleri yeniliklere çevirmenin ve henüz de-nemediğimiz çeşitlere yönelmenin zamanı geldi. Deniz-kum-güneş üçgeninin yerini farklı oluşumlar alıyor. Kültür, golf, sağlık, gemi, doğa, kongre ve spor turizmi günümüzde iyice tırmanmaya başladı. Acaba biz bu tırmanışa paralel çalışmalar, projeler ve yatırımlar yapıyor muyuz?

Buna henüz “evet” ce-vabını veremeyiz. Hiçbir şey yapmıyor değiliz, bir şeyler yapmaya gayret ediyoruz ama, şimdilik yeterli değil. Şahsi gayretler ve girişimler yetmiyor. Oturup geleceğin planını yapmalıyız. Öyle her yere dev oteller konduracaksak, sahilleri binalarla dolduracaksak, turizmden para kazandığımız yerleri betona teslim edeceksek, ormanları ve yeşillikleri traşlayacaksak, doğal güzelliklere zarar vereceksek, geleceğin turizmindeki yerimizi koruyamayız.

Dünya artık betondan kaçıyor. Turistler hiç değilse tatilini doğal ortamlarda, çiçekler ve yeşillikler içinde, gittiği ülkenin halkıyla bütünleşerek geçirmek istiyor. Bunu farketmeli ve gereğini yapmalıyız. Tatil kentlerimizin makyajına, altyapılarına mutlaka dikkat etmeliyiz. Bunu sadece belediyelerin eline ve kıt imkânlarına bırakmamalıyız. Turizmden kazandığımız dövizin bir kısmını bu işlere ayırmalıyız.

Şehircilik ve şehir planlaması maalesef tatil bölgele-rimizde pek etkili değil. Kentlerin eski yapılarına çeki-düzen vermeyi kafi görü-yoruz. Oysa günümüz turizminde makyaj, düzen, renklilik çok önemli. Dünyanın bu konudaki başarılı şehirlerinden, köylerinden kopya çekebiliriz. Oralara hayat veren uluslararası çap ve değerdeki uzmanlardan yararlanabiliriz. Yabancı antrenör ve futbolculara mil-yonlarca Euro veren Türkiye, yabancı ve başarılı uzmanlara da bir kaynak ayırabilir. Devlet-özel sektör işbirliği bu konuyu kolaylıkla çözer.

Türkiye turizmde , dünyanın altıncı sırasına tırmanma başarı ve beceresini göstermiş bir ülke. 30 milyar dolara yakın bir gelirimiz var. Milyonlarca turist, ülkemize akıyor adeta. İç sorunlarımıza, bazı bölgelerimizde güvenlik problemlerimize, terör tehditlerine rağmen, turizmimiz patinaj yapmıyor ve geriye gitmiyor. Şimdiye kadar bu yükselişi güzel getirdik. Ama artık kendimizi yenilememiz, güncellememiz ve dünyadaki gelişmeleri iyi takip etmemiz lazım. Buna bir de turizm disiplinini eklersek, tırmanışta sürekliliği daha kolay sağlarız.

Rahmetli Vehbi Koç’un kurduğu ve dönemin Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu’nun teşvik ettiği bizim bir turizm vakfımız vardı. Orada yıllarca ne güzel çalışmalar yapmıştık. Bu vakfa ne oldu, niçin sesi soluğu çıkmıyor? Bu vakfı tekrar ayağa kaldırmak, kurduğu uygulamalı eğitim okullarını tekrar devreye sokmak ve sektöre iyi personel yetiştirmek lazım. Vakıf dirilirse, dünyadakı gelişme-ler daha kolay izlenir ve bunların Türkiye’ye kazandırılması daha kolay yoldan olur.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X