Bursaspor‘un 14 haftalık süreçte en kuvvetli olduğu yerler defans-orta saha kurgusuydu.
Takımın bel kemiğini oluşturan bu noktalar hücumsal olarak yaşanan sıkıntıyı dengeler nitelikteydi. Burada taşlar yerinden oynayınca ortaya ciddi bir zaafiyet çıktı. Aytaç Kara‘nın yokluğunda orta sahayı Ramazan Keskin‘e teslim eden Samet Aybaba, bence hatanın büyüğünü, Ertuğrul-Chedjou ikilisini bozmakla yaptı. Bunun nedeni de şuydu; Gerek Vergini gerekse kaptan Ertuğrul birbirine yakın özelliklere sahip oyuncular. Tekte müdahale yapabilen, hız konusunda sıkıntı yaşayan kimliğe sahipler. Bu zaafiyeti iyi değerlendiren Antalyaspor, cezayı da Mevlüt Erdinç’le kesti.
Mevlüt’ün hem yaptırdığı penaltıda hem de attığı golde bahsettiğim bu problem fazlasıyla gün yüzüne çıktı.
Keza orta alanda yaşanan uyumsuzluk da işin tuzu biberi oldu. Zaten ilkyarılarda hücum sendromu fazlasıyla kendini hissettirirken buna bir çare bulunamadığını bu maçta da şahitlik ettik.
Evet Bursaspor topu fazla ayağında tuttu ama üretkenlik olarak bunu hiç bir şekilde sahaya yansıtamadı.
Samet Hoca, ikinci devre Lima, Yusuf, Burak Kapacak hamlelerini yapsa da iş işten geçmişti.
Keşke bu devrede taraftarın da itmesiyle oluşturulan baskı ilk 45 dakikada yapılabilseydi.
Ama şunun da altını çizmeden geçmeyelim. Antalya‘nın oynadığı futbola futbol denir mi orası tartışılır. Evet galibiyet ve puan önemli. Ama bu kadar oyunun temaşah tarafını bitiren defans-kontra sisteminin arasına sıkışmış bu galibiyetlerin Türk futboluna ne katkısı var o da tartışılır.
Seriyi üçlemek varken bu mağlubiyet yakışmadı.
Mesele, hatalardan ders çıkarmak…