Kıymetli okurlarım. Ülkemizde halen çoğunluk tarafından görünüm bozukluğu olarak algılanan ancak en öldürücü kronik hastalıkların anası sayılabilecek durumda olan obezite hakkında bazı önemli bilgileri sizlere aktarmak istiyorum.

1-VÜCUTTAKİ YAĞ ORANLARIMIZ: Son çalışmalar insan vücudunda bulunması gereken yağ oranlarını güncelledi. Buna göre bir kadında bulunması gereken yağ oranı %18, erkekte ise %11 olmalı deniliyor ki bu sınırlar aşıldıkça vücutta yavaş yavaş metabolik işleyişlerde sıkıntılar başlıyor. Fazla sayıda yağ hücresi demek bu hücrelerin fazla yapım ve yıkımı anlamına gelir. Bu yıkılan hücrelerden çıkan bazı toksik maddeler vücutta savunma hücrelerini atağa geçirerek kronik bir iltihabı başlatırır.

Yağ hücreleri kontrolsüz büyür ve diğer hücrelerin besinlerini çalar. Bu yönü ile kanser hücrelerine benzerler ve çoğu zaman bağışıklık sistemi hücrelerinin saldırısına uğrarlar.

2-ARALIKLI ORUÇ HAKKINDA: Kıymetli okurlarım. Zaman zaman adeta moda haline getirilen diyetler vardır. Bir işe yarasalar zaten yenileri ortaya çıkmazdı. Sizlere hemen her hafta dünyanın bir çok tıp merkezinden sayısız diyet istelerini ingilizceden türkçeye çevirip bu köşede yazabilirim. Ben, hastalarımın iştahını kesecek ve onları yemekten uzak tutacak birçok ilaç ile bunu başarabilecek bilgiye sahibim. Ancak şunu lütfen unutmayın. Sizi siz yapan mikrobesinleri mutlaka almalısınız. Bunları eksik aldığınızda karşılığını vücudunuz size ödetir. Anne memesini emen ve doyan çocuk o andan itibaren asla bir daha meme emmez. Onun duygusal açlığı yoktur. Doğada, vahşi yaşamda da bu böyledir. Doyan bir aslan ailesi önünden yiyeceği geçse ona yan gözle bile bakmaz. Bizler yanlışı doyduğumuzda sofradan kalkmak ile değil patlayana kadar yemek yeme alışkanlığı ile yapıyoruz. Aç kalarak zayıflamak hem yağlardan hem de kaslardan bizlere kaybettirir ki bu ileri yaşlarda bizleri yatağa bağlayabilecek hastalıkların temelini atmak demektir. Karnımız sağlıklı gıdalar ile doyacak ve ilköğretim yıllarında bize öğretildiği gibi yağları yakmak ile görevli organlarımız olan kaslar çalıştırılacak. Olay bu kadar basittir.

Eğer yapacaksanız aralıklı oruç şeklinde beslenmeyi haftada 1 gün yapmalısınız. Bunu da ancak glisemik indeks değeri düşük besinler ile (sebze yemekleri, balık, et, yumurta gibi protein grupları, yeşillikler, sağlıklı yağlar gibi) besleniyorsanız uygulayabilirsiniz. O gün akşam hafif bir öğün alana kadar taze çay, maden suyu, su, ıhlamur, bitki çayları ile gününüzü tamamlamalısınız.

3-OBEZLERDE DEPRESYONA EĞİLİM NEDEN FAZLADIR: Serotonin denilen ve hücreler arası irtibatlaşmada etkili olan bir kimyasal maddemiz var. İyi bir ruh hali, iyi bir hafıza, sağlıklı bir cinsel yaşam ve mutlu bir sosyal ortam yaratmak için bu maddeye ihtiyaç duyarız. Günümüzde kullanılan psikiyatrik ilaçların büyük bir bölümü serotonini beyinde yeteri kadar toplayabilmek amacı ile kullanılmaktadır. Ama acaba bizler serotonini vücudumuzda yeteri kadar imâl edebiliyor muyuz?

Triptofan denilen bir protein parçacığı vardır (amino asit). Vücudumuz beyin ve bağırsak hücrelerinde serotonini triptofandan yapar. Bu yapım için bir de B6,B9 ve B12 vitaminlerine ihtiyaç vardır. Gıdalar ile yeterli triptofan ve bu vitaminleri almaz isek serotonin yapımı da haliyle azalacaktır. Obez bireylerde hem beslenme hataları hem de triptofan kullanım bozukluğu nedeni ile serotonin yapım hızı azalmaktadır. Son çalışmalar obez bireylerde serotonin reseptörlerinde (algılayıcılarında) azalmalar bulunduğunu da belirlemişlerdir.

4-OBEZİTE VE BEYİN DOKUSU: ABD Pittsburgh Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre vücutta yağ dokusu arttıkça beyin dokusunda küçülmeler olmakta. Hafif kilo artışlarında bu küçülme % 4 iken yüksek yağa sahip olanlarda bu oran % 8 lere çıkabilmektedir.