Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Uzun ve sağlıklı yaşamak istiyor musunuz?

Köşe Yazısını Dinle

Kıymetli okurlarım. Genellikle yazılarım bu başlık çerçevesindeki konulardan oluşmaktadır. Tabii ki çok büyük bir çoğunluk hem uzun hem de yatak yüzü görmeden yaşamak ister. Ancak bunun bazı bedelleri vardır ve onları ödemeniz gerekmektedir. Gıdalarınıza dikkat edeceksiniz, kaslarınızı koruyacak ve güçlendireceksiniz, stres ile mücadele etme yeteneği kazanacaksınız. Bunlar bilmediğiniz konular değil. Ben bu konulara destek veren yeni yayınlanmış bir çalışmadan sizlere aktarmalar yapacağım.

Bu yıl içerisinde ABD’de yaşları 55 ilâ 74 arasında değişen 100 bin erkek ve kadının egzersiz alışkanlıklarının değerlendirilmeye alındığı bir çalışma yayınlandı. Haftada 1 veya 2 kez aerobik egzersiz yapanların ve bunu ağırlık kaldırma ile birleştirenlerin hiç birisini yapmayanlara göre ölüm risklerinin % 47 daha az olduğu bulundu. Çalışmanın sonucunda görüldü ki egzersiz sadece hayatta kalma ile ilgili bir durum değil, sağlıklı bir hayat da geçirmeyi de sağlayan bir hareketli yaşam biçimidir. Klâsik bir bilgi olmasına rağmen tekrar yazalım. 50 yaş sonrası kaslarımız giderek azalmaya başlar. En iyimser tahmin yılda % 1 kas kaybımızın olduğudur. Kas kaybetmek demek kaba tabiri ile keseden harcamaya benzer. Güçsüzlük, ardından metabolik zayıflık ve onun ardından da süratle yıkım başlar.

Yıllar önce hem Olay TV ekranlarında hem de bu köşemde dile getirdiğim bir konu vardı. Yukarıda bahsettiğim çalışmada bir kez daha teyid edildi ki kadınlar erkeklere göre kas yapma açısından ağırlık çalıştıklarında daha etkin bir biçimde kas yapabiliyorlar. Ayrıca çalışmaya göre bu tür egzersizlerin bel ve pelvik bölge (alt karın ve civarı) kaslarını kuvvetlendirmesi gece işemelerinin sayısını da ciddi oranda azaltmaktadır.

Pelvik bölge kaslarının güçlendirilmesi gece idrara kalkan erkeklerde bu sayıyı yarıya yakın azaltmaktadır.

RAFİNE KARBONHİDRATLAR RUHSAL HALİMİZİ NASIL ETKİLİYOR?

İşlem görmüş, doğallığını yitirmiş (lif ve mikrobesinlerden yoksun) karbonhidratların uzun zamandan beri kalp damar hastalıkları, diyabet ve obezite ile yakın ilişkili olduğunu hepimiz biliyoruz. 2018 yılında fareler üzerinde yapılan bir çalışmada rafine karbonhidratlar ile beslenen bu farelerde ciddi obezite geliştiği ve bunların strese maruz kaldıklarında ciddi oranda kaygı ve depresif davranışlar gösterdiği bulunmuştur. Daha sonraları benzer çalışmalar insanlar ile de yapılmış ve sonuçlar aynı çıkmıştır. Beyaz ekmek ve benzerleri, beyaz pirinç, gazlı içecekler, makarna, mısır şurubu, kahvaltılık gevrekler, işlenmiş atıştırmalıklar ve yemekler bu tip karbonhidrat örnekleridir.

Şekerden % 100 kaçabilmenin bir yolu yoktur. Ancak yiyecek maddelerine eklenen ve bu şekilde sunulan gıdalardan (ketçaplar, soslar, kahvaltılık gevrekler, bazı içecekler tatlı imiş gibi görünmese de bol şeker içerebilir) kaçabiliriz. Vücudumuz gıdalardan gelen şekeri düşürebilmek için insülin salgılar. Ancak şeker patlaması durumlarında kana ani ve bol oranda geçen şeker belli bir dönem sonra vücut tarafından normal hale getirilmek için zor bir süreci başlatır. Bu durum da kişilerde panik ataktan tutun da endişe, sinirlilik ve üzüntü duygularını tetikleyebilir.

ZAYIF KİŞİLERİN DAHA DA ZAYIFLAMAYA ÇALIŞMASI TEHLİKELİ

Bu yıl yapılan kapsamlı bir çalışma vücut yağı normal olan kişilerde daha da zayıflamaya çalışmak bu kişilerde tip 2 diyabet gelişme riskini arttırakta. Obez bireylerde genel bir enflamasyona neden olan yağ dokusu kaybı genel bir rahatlama sağlar. Şişmanlardakinin aksine zayıflarda farklı bir hormonal ve metabolik yapı vardır ve bunu bozmak ciddi sıkıntılara neden olabilir.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X