Yağma Hasan’ın böreği

2. Dünya Savaşı’nın olduğu yıllarda ekmek karne ile dağıtılmaktaydı. Fırıncıların çoğu iş bıraktığı için ekmek daha da kıymetli hale gelmişti. Bu sırada İstanbul Karaköy’de börek yapıp satan Hasan Usta, beğenmediği börekleri çöpe atar, millet de bunları kapışırdı. Hakkı olan veya olmayanın yararlandığı kaynak olarak adlandırılan Yağma Hasan’ın Böreği deyimi bu günlerden kalmıştır.

Yakın zamanda Psikolog İzzet Güllü’nün bir makalesini okudum. Tıp ilerimi yoksa geri mi gidiyor konulu bu makalede tıbbın tüm imkânlarına rağmen hastalıkların artması, pek çok yeni sağlık kurumunun açılıyor olması, tıp alanında geriye gidildiğinin kanıtı olarak sunulmuş yazıda. Tıp ileri gitseydi bunların daha da azalması gerekmez miydi diye soruyor yazar. Yorumu size bırakıyorum.

Obezite konusu da çok iyi bir yağma hasan böreğidir. Mamalar, metodlar, moda diyetler, karaciğerin kaç bölümden oluştuğunu bilmeden karaciğeri anlatan bilgeler, tereyağı ve yumurtayı yerden yere vurup şimdi sus pus kesilen medyatikler, cihazlar, ilaçlar vs ile bu konuda bilgili bilgisiz pek çok kişi Hasan’ın böreğinden tırtıklamaktadırlar. Böylece daha çok şişmanlık, daha çok kronik hastalık, daha çok umutsuzluk çevremizde yüksek duvarlar örmeye devam etmektedir.

Obezite ve beraberinde getirdiği yük öncelikle kalbi yormaktadır. Normalden 5 kilo bile fazlanız varsa, kalbiniz bu 5 kilo için farklı zorlanacaktır. Kalbiniz sizin pilinizidir. Ekonomik kullanmaz iseniz erken tükenecektir. İdeal kilosunda olan bir kişi ile obez bir kişinin 5 kat merdiveni neden farklı hızlarda çıktıklarını hiç düşündünüz mü? Obezite, beraberinde insülin direncini, karaciğer yağlanmasını, D ve B12 vitamini eksikliklerini,omega 3 eksikliklerini, oksitlenerek damarlara oturan kolesterolü, erken yaşlarda damar sertliğini ve felçleri getirir. Beyin yeteri kan alamaz, hücrelerini omega 3 ile doyuramaz ise depresyon, Alzheimer gibi durumları hediye olarak size sunar.

Fizik aktivitenizi yapın. Olabildiğince titizlik göstererek doğal gıdalar ile ve ince kalori hesabı yapmadan beslenmenize özen gösterin. Doğa ile haftada en azından 1 gün ve birkaç saatliğine iç içe olun. Köylerden dost edinin ve ara ara buralara gidin. Kısa bir süre önce ülkemizin en saygın üniversitelerinden birinde okuyan ve ilk 2 bin arasına girerek burayı kazandığını sandığım bir genç, popüler bir yarışmaya katılmıştı. Takır takır soruları cevaplarken sesli soruda eşşeğin anırma sesini bilemedi. Bu kadar mı doğal yaşamdan koptuk bizler?

Kıymetli okurlarım, bir kez daha hatırlatayım. Fizik kurallarını değiştiremezsiniz. Yapılan iş (dolayısı ile enerji) uyguladığınız kuvvet ile bu kuvvetin aldırdığı yolun çarpımına eşittir. Yani oturduğumuz yerden yağlarımızı yakarak enerji açığa çıkartacak bir fizik kanunu bu dünyada yok. Şimdi sorun kendinize, dünyada kaslarımızdan başka bu işi yapacak cihaz olabilir mi diye. Bol hareketli, sağlıklı ömürleriniz olsun.

Bir şeyi gerçekten yapmak isteyen bir yol bulur; istemeyen mazeret bulur. (E. C. McKenzie)