ABD ve Çin, dünya ticaretinin iki ekonomik deviyse Avrupa Birliği de onlarla eşit düzeyde.

Amerika birinci, Çin ikinci sırada… AB, Çin’in hemen ardından geliyor.

Ne var ki, iş, küresel siyasi aktör olmaya gelince ABD ve Çin’in yanında AB’nin adı okunmuyor.

Nedeni şu: AB’de dış politika birliği diye bir şey yok, askeri birlik yok, siyasi birlik yok, sosyal birlik yok. Tüm üyeler, bu alanlarda, kendi çıkarlarına bakarak ikili ilişkilere giriyorlar.

Kısacası AB, ekonomide bir dev ama siyasette bir cüce…

*

Almanya ile Fransa sayılmazsa AB üyelerinin bu konuda dertli olduğu da söylenemez.

Ne var ki, Almanya ve Fransa, AB’nin potansiyel gücünün, Birliği küresel bir aktöre dönüştürebileceğini düşünüyorlar.

Ve bu amaçla iki ülkenin Türkiye ile üçlü işbirliğine gitmesi gerektiğini savunuyorlar.

*

Almanlar bu konuda, Dış İlişkiler Konseyi’nde bir rapor hazırlamışlar.

Raporun, tek cümlelik özeti şöyle: Küresel aktör olmak isteyen AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var!

Tabii bu bir öneri aynı zamanda…

Avrupa’nın iki lokomotif ülkesi olarak Almanya ve Fransa, Türkiye’yle işbirliği yapmaları durumunda AB’yi uçururlar.

*

Raporun Türkiye bölümünü kaleme alan Fransız dış politika uzmanı Catherine Palpant, AB’nin dış politikada ağırlığını artırabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu belirtirken şöyle diyor:

“Bugün birçok uluslararası kriz AB’yi doğrudan etkiliyor. Fransa ve Almanya’nın bazı alanlarda görüş ayrılıkları bulunmasına karşın birlikte ortak çıkarlarını ilgilendiren alanlarda pragmatik işbirliğini geliştirmeleri gerekiyor. Bu ortak çıkar alanları aynı zamanda Türkiye ve tüm Avrupa için de geçerli… O nedenle üçlü işbirliğinden tüm Avrupa yararlanacaktır.”

*

Palpant, bu arada üç ülkenin işbirliğini geliştirecekleri alanları sığınmacı akını, enerji güvenliği, terörle mücadele ve kriz bölgeleri, özellikle Ortadoğu’ya yönelik politikalar olarak sıralıyor.

Türkiye, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip bir ülke…

AB’nin terörle mücadele ve enerji tedarikinin güvenlik altına alınmasındaki ortak politikalarda kritik roller üstlenebilir.

Rapordaki şu ifadelere dikkat!

“Türkiye, Avrupa sınırındaki gerçek bir enerji üssü ve şu dönemde bugüne kadar hiç olmadığı derecede stratejik öneme sahip.”

“Türkiye, AB için eşsiz bir partner olabilir.”

Belli ki, AB, küresel devlerin yanında küresel bir aktör olabilmek için umudunu Türkiye’ye bağlamış.

*

İyi de, bundan Türkiye’nin çıkarı ne?

“İmtiyazlı ortaklık” demeyeceklerdir herhalde.

Ama müzakere süreci kolaylaşır da, “Tam üyelik” söz konusu olursa oturulur, konuşulur.

Tabii, Türkiye’nin de siyasi ve teknik kriterleri yaşama geçirmesi koşuluyla…

(Kaynak: DW/AB Haber)