Türkiye Cumhuriyeti’nin 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Fransa’daki terör saldırısını değerlendirirken “Maalesef Afganistan, Akdeniz’in kıyısına geldi” demiş ve eklemiş: “Suriye’deki kaostan dolayı.”
Gül’ün söyledikleri doğru ama eksik… Şöyle eksik: Akdeniz’in kıyısına kadar gelen, Afganistan’da doğup büyüyen ve dallanıp budaklanan El Kaide’dir.
***
Peki, El Kaide’nin mucidi kimdir? ABD’dir, daha genel yanıtıyla Batı’dır.
Ve Afganistan’ı işgal eden Rus ordusuyla savaşmak için, özel olarak icat edilmiştir.
El Kaide’nin oluşumunda başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinin de parmağı vardır.
Aslında 11’inci Cumhurbaşkanı yaptığı kısa açıklamayla yaşanan krizlerin bam teline dokunmuş oldu.
O da şudur: Batı’nın (Özellikle ABD, İngiltere ve Fransa’nın) Ortadoğu, Asya ve Afrika politikaları El Kaide kökenli terör örgütlerinin üzerinden yürütülüyor.
Afganistan ve Pakistan’da El Kaide, Irak ve Suriye’de IŞİD ve El Nusra, Yemen’de Yemen El Kaidesi, Nijerya’da Boko Haram ve Afrika’da diğer radikal İslamcı örgütler…
***
Şimdi bu örgütlerin bir kısmı bağımsızlığını ilan etti ve Batılılar için bumerang haline geldi. Paris saldırısı budur. Ve Avrupa’da bu tür saldırıların devamı bekleniyor.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande o nedenle yeni saldırıların yaşanabileceğini bildirerek halkı uyardı.
Almanya, bir yandan güvenlik önlemlerini sıkılaştırırken diğer yandan da ülkedeki göçmenlere ve Müslümanlara yönelik olası tehlikelere karşı birlik beraberlik ve dayanışma gösterileri planlıyor.
***
Almanya’da ülkenin en saygın vakıflarından Bertelsmann’ın son anketinden dün söz etmiştik: Alman toplumunun yüzde 57’si İslam’ı bir tehdit olarak görüyor. Ne ki İslamı tehdit olarak görenlerin büyük çoğunluğu solcu ya da ortanın sağı ve de üniversite mezunu.
***
Merkel PEGİDA’ya kızıyor da, bu sonuca göre, halkın nabzını tutmayı başarabilen bir aşırı sağ partinin yükselişini engellemek de giderek zorlaşıyor.
Fransız toplumunda da benzer bir siyasal oluşum yaşanıyor olmalı.
Yoksa aşırı sağın lideri Marine Le Pen iktidara oynayacak kadar güçlenebilir miydi?
***
Batılıların dünyaya bakışında ve yönetim tarzında hem ekonomik, hem politik açılardan, ters giden bir şeyler var. Bırakın dünyayı yönetmeyi, kendi toplumlarını yönetmekte de, çözümünde zorlandıkları pek çok sorunla karşı karşıyalar…