İngiltere’nin yeni Başbakanı Boris Johnson’ı çok çetin sorunlar bekliyor. 

En başta Brexit krizi var ki, başlı başına büyük bir sorun. İyi yönetilemezse ekonomide her şey tepe taklak olabilir.
Bu arada hiç yoktan bir de İran krizi çıktı. Çıktı mı, çıkarıldı mı? O da tam belli değil. İşin içinde Trump’ın ABD’si olunca çapanoğlu arıyor insanlar.

*

Bu iki büyük sorunla bitmiyor Boris Johnson’ı bekleyen belalar. Örneğin Almanlar onu hiç sevmiyorlar.

Hannoversche Allgemeine Zeitung’daki yorum şöyle:

“Boris Johnson’ın tarihi yükselişi, İngiltere’nin tarihi çöküşü anlamına geliyor. Dünya siyasetinde çalkantılı dalgaların ortasında her zaman bir kaya gibi durmayı başarabilmiş olan ülkenin kendisi şimdi bir sorun oluşturuyor.”

*

Bir başka yorum, Stuttgarter Nachrichten’de:

“Muhafazakârlar kendilerini sert tavırlı Theresa May’den sonra ülkeyi nereye götüreceğini kimsenin bilmediği bir kurnaza emanet ediyorlar. Bunu büyük olasılıkla Johnson’ın kendi de bilmiyor. İngilizler, onun liderliğindeki hükümetle, mutlaka eğlenceli yanları kadar acı gerçekler içeren yanları da olabilecek maceralı bir seyahate çıkıyorlar”

Ruslar… Öyle anlaşılıyor ki, Johnson’ın İngiltere’nin Başbakanı olmasından hiç hoşlanmadılar.

İşte, Rus parlamentosunun Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev’in görüşü:

“Johnson’ın dış ilişkilerdeki ölçüsüzlüğü dışişleri bakanlığı döneminde tüm boyutlarıyla ortaya çıkmıştı. Şimdi başbakanlık koltuğuna oturması, İngiltere’nin dış politikasının fırtınalara ve depremlere maruz kalacağı anlamına geliyor.”

*

Rusya’dan gelen yorumlar Kosaçev’in çıkışıyla kalmıyor… 

Rus senatör Aleksey Puşkov, Boris Johnson’ın başbakanlığıyla birlikte İngiltere’nin iç politikasının istikrarını kaybedebileceğini öne sürüyor.

Duma’nın Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Dmitriy Novikov da, bundan böyle İngiltere’den, dünya arenasındaki durumun iyileştirilmesine katkı vermesinin beklenemeyeceğini savunuyor.

*

New York Times gazetesiyse Johnson’ın, İngiltere tarihi açısından kritik bir dönemde başbakanlık koltuğuna oturduğunu belirterek, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana işbaşına gelen İngiliz liderler arasında en az siyasi nüfuza sahip başbakan olduğunu yazıyor.

NYT, Johnson’ın seçimin ardından yaptığı açıklamadaki “Tıpkı uyuklayan bir dev gibi ayağa kalkacak, olumsuzluk ve şüphe zincirlerini kıracağız” şeklindeki ifadelerini değerlendirirken de, bunun Brexit senaryosuna bağlı olacağını ifade ediyor.

Gazete, Brexit’in hem Johnson’ın başbakanlığını hem de İngiltere’nin dünya üzerindeki yerini tanımlayacak en önemli sorun olduğunu vurguluyor.

*

Peki, IMF ne diyor? Pek çok ekonomist ve politikacı gibi IMF de “Anlaşmasız Brexit dünya ekonomisi için en büyük tehdit olur” diyor.

Anlaşmasız Brexit, İngiltere’yle AB’nin anlaşmaya varamadığı anlamına geleceği için İngilizler kaçınılmaz olarak AB ülkeleriyle ekonomik ilişkide sıkıntıya girecekler.

*

İngiliz yapımı ürünleri AB reddedebilecek, İngilizler için marketlerdeki fiyatlar yükselebilecek, Londra AB’den yapılan ithalata gümrük tarifeleri koymak zorunda kalacak, yeni yetkilendirme ve sertifikalandırma gerekecek, sınırlarda uzun gecikmeler yaşanabilecek… 

Ve İngiliz üreticiler gecikmeleri önlemek için merkezlerini AB’ye taşımak zorunda kalabilecekler.