Suudi Arabistan’ın ilk denemesi Katar’da oldu. Başaramadı ve geri çekildi. Ardından benzer bir denemeyi Lübnan’da gerçekleştirdi. Orada da yenildi.
Şimdiyse Ürdün’de Kral 2. Abdullah’ı devirmeye çalışmakla suçlanıyor Riyad.
Şu aşamada Ürdün’de yaşananların bir kısmı doğrulanıyor, bir kısmı da kuşku düzeyinde kalıyor.
Kral Abdullah’ın, orduda görevli kardeşleri Faysal ve Ali bin Hüseyin’le kuzeni Talal bin Muhammed’i erken emekliye sevketmesine ilişkin haberler gerçeği yansıtıyor. Ama öte yandan söz konusu isimlerin Riyad’la bağlantılı olarak Kral Abdullah’ı bir darbeyle Saray’dan indirmeye kalkmaları, “iddia”nın ötesine geçmiyor.
Tabii, şimdilik geçmiyor, yoksa haberler daha çok sıcak.
Şunu anımsatmakta yarar var: Ürdün Kralı Abdullah, ABD Başkanı Trump’ın Kudüs kararına tepki göstermiş, yaptığı açıklamada da Filistin’e destek vermişti.
Amman’ın bu tutumunun ABD, İsrail ve Riyad’ı mutlu etmediğini, tersine çok öfkelendirdiğini anlamak zor değil.
Şu anda Kral, duruma hâkim görünüyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndense hiç ses yok. Yine başaramadılar herhalde…
Pentagon “Kuzey Suriye” planını açmaya hazırlanıyor
Washington’ın Suriye’deki önceliğini artık Kürtler oluşturuyor. Bu nedenle ABD “Kuzey Suriye” planını tartışma zamanının geldiğine inanıyor. Pentagon ne yapıp edip Suriye’nin kuzeyini bölmenin peşinde. En büyük engelin de Şam olacağını düşünüyor.
Anlaşıldığı kadarıyla plan “Kuzeyi bize bırak, ikimiz de rahat edelim” pazarlığı üzerine inşa edilmiş.
ABD Savunma Bakanı James Mattis, Esad’ın Kürtlere saldırmasının hata olacağını söylerken kapının pazarlığa açık olduğunu belirtmeye çalışıyor gibi.
Uyarı mı? Hayır, diyor, “Aman öyle anlaşılmasın. Sadece sahadaki gerçekliği yansıtmak istiyorum.”
İyi de Ruslar ne diyor? Görüşmelerin sürdüğü anlaşılıyor. Mattis’in “Diyalogda sorun yok” sözü Ruslar için sarfedilmiş bir söz.
Peki, Esad başından bu yana “Suriye’yi böldürmem” demiyor muydu? O zaman Ruslar ne yapabilir ki?
Tabii bu oyunun içinde Türkiye de var.
Türkiye ve Suriye işbirliği, bölünmenin önündeki en büyük engel aslında. Ne ABD, ne de Rusya bir şey yapabilir. Bekleyip göreceğiz…
Suriye ve IŞİD denilince akla ABD ve İsrail geliyor
IŞİD’i Suriye’de ABD ve İsrail’in desteklediği biliniyordu bugüne değin. İsrailli yetkililer de bunu gizlemiyordu. Gayet açık bir şekilde IŞİD sayesinde Suriye’nin başının dertten kurtulamayacağını, dolayısıyla İsrail’in rahat edeceğini söylüyorlardı.
Ruslar da, Suriye’de istikrarsızlığı artırmak amacıyla ABD’nin güneydeki Tanf üssünde IŞİD militanlarına eğitim verdiğini iddia ediyordu.
Ne ki, bir süre önce ABD tarafı IŞİD’in Esad tarafından korunduğunu ileri sürmeye başladı.
Örneğin Pentagon, “IŞİD militanlarının daha özgür hareket edebileceklerini düşündükleri için Suriye ordusunun kontrolü altındaki bölgelere gittiklerini” savundu.
ABD önderliğindeki IŞİD’e karşı koalisyonun İngiliz komutanı Felix Gedney da, “Teröristlerin, hiçbir engelleme olmadan rejimin egemenliğindeki bölgelere ilerlediklerini” öne sürdü.
ABD Savunma Bakanı James Mattis da, bu durumda, IŞİD militanlarını “Esad yönetiminin” yakalayacağından emin olduğunu söyledi.
Mattis, aklı sıra Şam’ı alaya alıyordu ama İsrail’in kolunun kanadının kırıldığını da biliyordu. IŞİD altı yıldır İsrail’e destek olmuştu çünkü. Ama artık olay bitmişti.