TBMM’de tezkerenin kabul edilmesi Washington’da “memnuniyetle” karşılandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki, “Türkiye ve liderleri IŞİD’le mücadele amacıyla kurulan koalisyonda daha önemli rol oynamayı istediklerini gösterdiler” diyerek “memnuniyeti” dile getirdi.
Ama tezkerenin kabulünün Washington açısından asıl önemli sonucu “ABD-Türkiye ilişkilerini” rahatlatması oldu.
İki ülkenin ilişkileri uzunca bir süredir “limoni” bir süreçten geçiyordu.
Şimdi, canlanma söz konusu.
Beyaz Saray, kaybettiğini düşünmeye başladığı Türkiye’yi yeniden yanında görmekten, belli ki, çok mutlu.
x
Tabii endişeli olanlar da var. Örneğin İran…
Tezkerenin kabulünün ardından İran’dan yapılan açıklamada “Türk hükümetinin ihtiyatlı davranması gerektiği” belirtildi.
Devlet haber ajansı İRNA, Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla bir telefon görüşmesi yaptığını duyurdu.
İRNA haberine göre Zarif, Çavuşoğlu’na “Bölge ülkelerinin mevcut durumu kötüleştirecek bir şey yapmaması ve sorumlu hareket etmesi gerektiğini” söyledi.
Çavuşoğlu da Zarif’e verdiği yanıtta, Türkiye’nin bölge ülkelerinin bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygılı olduğunu, ne var ki, ulusal güvenliğine yönelik tehditler karşısında gerekli askeri önlemleri almak için TBMM’den yetki istendiğini ifade etti.
X
Tezkerenin ertesi gününün özeti şöyle:
ABD başta olmak üzere genel olarak Batı memnun. Hatta memnuniyeti abartanlar bile var. Türkiye’nin IŞİD karşıtı koalisyona katılmasını “Türkiye kavgaya karıştı” diyerek kışkırtıcı yayın yapan İngiliz Times bunlardan biri.
Diğer yanda da, İran gibi endişeye kapılanlar bulunuyor.
Ama suskun kalanları da yabana atmamak gerek. Arap ülkeleri, Rusya, Çin bu grupta, daha konuşmadılar.
X
Peki, Türkiye ne yapmalı?
Türkiye, soğukkanlılığı elden bırakmamalı.
Bugün Türkiye’nin sırtını sıvazlayanların tümü, yarın herhangi bir sınır ötesi harekatta karşı tarafa geçerler ve hatta Esad’ı bile desteklemeye başlarlar da, şaşırıp kalırsınız…
Libya’da asıl suçlu kim?
Libya Ulusal Genel Kongresi 29 Eylül’de çatışan taraflar arasında siyasi görüşmelerin başlatılması için çağrıda bulundu.
Bunun üzerine BM Güvenlik Konseyi çağrıya destek amacıyla bir açıklama yaptı. Konsey’in açıklamasında Libya’nın egemenliğinin, bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve birliğinin desteklendiği yinelendi.
Açıklamada ayrıca ülkenin barış ve istikrarına zarar veren ya da siyasi süreci bozma girişiminde bulunan kişi ya da topluluklara yaptırım uygulanacağı bildirildi.
BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üyeler olarak kimler var?
Sayalım: ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin.
İyi de, Kaddafi’yi devirmek için Libya’ya askeri müdahale kararını bu beş ülke almadı mı?
Libya’nın egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve birliğini çiğneyen karara bu beş ülke imza atmadı mı?
Ve Libya ondan sonra bu hale düşmedi mi?
Yani asıl suçlu Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi değil mi?
Peki, şimdi, bu beş ülkeye kim ceza verecek, kim yaptırım uygulayacak?
Bayramınız kutlu olsun
Umut ediyoruz, İslam dünyası halkları teröre, diktatörlerin zulmüne ve savaşlara kurban gitmekten kurtulur ve Kurban Bayramları onlar için de gerçekten bayram olur.