Ya da şöyle soralım: Kimler var?
Öyle ya, durduk yerde darbe niye olsun. Bir büyük güç olmalı… Belki onun müttefikleri de var.
Önce Sudan’ın dostlarını sıralayalım: Birinci sırada Türkiye’yi sayalım. Arkasından Çin, Hindistan ve Rusya’yı sıraya sokabiliriz.
Tek başına ele alabileceğimiz tek ülke Suudi Arabistan olmalı.
Daha bu yılın başında Suudiler, El Beşir’e 2 milyar 200 milyon dolar finansal yardımda bulunmuşlardı.
Bu yardım da olasıdır ki, El Beşir’in Yemen’deki savaşta Riyad’ı desteklemesinin karşılığıydı. Yaklaşık 14 bin Sudanlı paralı asker Yemen’de İran yanlısı Husilere karşı savaşmıştı. Suudi Arabistan Kralı altta kalmayacak ve kesenin ağzını açacaktı. Ve öyle de oldu.
*
Oldu ama ABD bastırdıysa Riyad’ın saf değiştirmesi pekâlâ mümkündü. Nitekim Suudiler, yanlarına Birleşik Arap Emirlikleri’ni de alarak Sudan’daki darbeyi destekleyen açıklamalar yaptılar.
Bir iddiaya göre de Sudan’da askerler El Beşir’i devireceklerini darbeden önce Riyad’a ve BAE’ye duyurmuşlardı.
Eğer bu doğruysa Suudi Arabistan’ın Sudan’da yaşananların göbeğinde olduğunu öne sürenler haklı çıkacaktı.
İddia şöyleydi: Suudi Arabistan, Sudan’da halkın sokağa dökülmesinden rahatsızlık duyuyordu. Kral, Sudan’daki gibi kendi ülkesinde de bir halk ayaklanmasından endişeliydi. BAE de aynı şekilde düşünüyordu. Halk direnişi! En çok korktukları olaydı. Statüko korunmalıydı. Hem de hiç zaman kaybetmeden istikrar sağlanmalıydı. Suudi Arabistan ve BAE’den sonra Mısır da statükocuların arasına girdi.
Ne var ki, bu tablo ABD ve İsrail olmadan tamamlanamaz.
Onlar da arkadan bastırıyorlar. “Sen kim oluyorsun da, petrol zenginliğini Çin’le, Hindistan’la paylaşıyorsun!”
Bakınız, şu anda Sudan’da cezaevinde bulunan devrik lider Ömer El Beşir’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını isteyen iki ülke var. Biri ABD, diğeri Fransa.
İyi de ABD, kurulduğu günden bu yana UCM’yi tanımıyor. Tanımıyor, çünkü yarın öbür gün liderlerinin yargılanmak durumunda kalmasından endişe ediyor.
Fransa’ysa tanıdığı halde tanımazlıktan geliyor. Örneğin Ruanda, yakın zamanda Libya, ileride belki Suriye… Paris hep suçluyor. Bir kere de kendi suçunu itiraf etse ya…
*
ABD ve Fransa ortaklığı Suudi Arabistan’ın arkasında kalarak değişik bir yol izliyor. Pek sesleri de çıkmıyor. Ancak Riyad’ın üzerinden Sudan ordusunu kontrol altına aldıkları anlaşılıyor.
Ancak anımsayalım: Sudan’da Türkiye’nin de yatırımları var, Çin’in de yatırımları var. Az buz da değil. Çok sıkı yatırımlar. Üstelik Sudan, ihracatının yüzde 70’ini Çin’e yapıyor. Ve Çin henüz sessizliğini bozmadı.
Rusya da, Hindistan da öyle. Bakalım onlar ne diyecekler…