Başkan Donald Trump’ın “Suriye’den çekilme” kararı vermesinin ilk işareti James Jeffrey’den gelmişti.
Washington’ın Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey hafta başında bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada “Amerika artık Beşar Esad’ı devirmenin peşinde değil” demişti.
O kadarla da kalmamış Suriye’nin yeniden inşa sürecine, belli bazı koşullar yerine getirildiği takdirde (Örneğin İran’ın çekilmesi) mali destek vermekten söz etmişti.
Şam, Jeffrey’den gelen mesajı değerlendirmeyi düşündü mü, yoksa gülüp geçti mi, bilmiyoruz.
*
Ancak anlaşıldı ki ABD, Suriye politikasında izlediği yolda başarılı olamadı. Aksine Astana üçlüsü tüm gelişmelerin egemen gücü haline geldi.
Suriyeli Kürtler mi? Bu sorunun yanıtını önce Arap dünyasının ünlü yazarlarından Abdulbari Atvan’dan alalım: “Suriye’deki [Kürtlerin] sorunu, tarihten ve geçmişteki acı deneyimlerden ders almamaları ve tüm yumurtalarını Amerikan sepetine koymalarıdır.”
İngiliz Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu habercisi Patrick Cockburn de, Kürtlerin kendilerini ABD tarafından ihanete uğramış hissetmelerinin normal olduğunu belirterek, “Onlar için doğru adres Şam’dır; Esad’a sığınabilirler” diyor.
*
Trump’ın kararından memnun olanların başında Türkiye geliyor. Sonra da Rusya, İran ve Suriye… Çin’in de memnun olduğunu belirtmek gerekir.
Fransa’da Le Monde gazetesinin “Trump’ın kararı Erdoğan için diplomatik zaferdir” şeklindeki yorumu ilginçti.
Ancak bu, Batılıları memnun eden bir zafer değil. Örneğin Fransa Suriye’nin kuzeyinde konumunu değiştirmeyeceğini açıkladı bile. İngiltere ve Almanya da aynı düşüncede. “Trump ne yaparsa yapsın, biz buradayız” diyorlar.
*
Gelişmeleri yorumlayan Ortadoğu ve Modern Türkiye uzmanı Fransız Dorothee Schmid, Trump’ın kararının aynı zamanda Amerikan diplomasisinin krizi anlamına geldiğini belirtiyor.
Trump bir karar alıyor, açıklıyor ama ABD diplomasisinin haberi yok. ABD Başkanı, kendi diplomatlarını dünyanın gözü önünde aşağılıyor, küçültüyor, rezil rüsva ediyor.
Ya Savunma Bakanı James Mattis’i düşürdüğü durum…
Trump’ın Suriye’den çekilme kararıyla Afganistan’daki asker sayısını azaltmaya kalkışmasına Mattis itiraz ediyor ama nafile.
Bu durumda, istifa etmekten başka bir çözüm yolu var mı?
Mattis uzun bir mektup döşenerek “Görüşleri sizinkine yakın bir bakanla çalışma hakkınız vardır” diyor.
Ne ki Trump, öyle, ince dokundurmaları anlayacak biri değil.
*
Nancy Pelosi ve Chuck Schumer, Demokratlardan iki lider… Mattis’e destek vererek uyarıda bulunuyorlar: “Mektubu okuyun, onu bu karara iten süreci görün!”
Trump yönetiminde deneyimli isim kaldı mı? Ayrılan ayrılana…
Peki ne olacak bu gidişat? Nereye varacak Trump’ın Amerika’sı?
Suriye’den çekilip İran’a saldırmak mı yeni projesi?
Trump’ın, Mattis’in mektubundan sonra, İsrail Başbakanı Netanyahu’yla görüşmesi hayra alamet olamaz.
Umalım da dünyanın başına yeni sorunlar, yeni dertler açmasınlar…