Rahmetli dik duruş Başkan İbrahim Yazıcı’dan sonra gelen yönetimlerin hepsi yaptıkları büyük icraatlarla (!) gideni arattı.
Biri oyuncu satışından 32 milyon Euro’yu bulan geliri çarçur edip yaptığı fahiş transfer harcamalarıyla kulübü borç batağına sürükledi. Bir diğeri “kulübün suyunu bile içmem” demesine rağmen etrafındakilerin verdiği zararı göremedi. Bir diğeri futbol aklı diye kendi muhasebecisini getirdi, çekilen banka kredileriyle devasa borç yaratıldı, takımın küme düşmesine kadar giden süreçle koskoca kulüp adeta uçurumdan aşağıya itildi.
1. Lig’deki ilk yılda güç bela açılan transfer tahtasıyla birlikte play-off yarıfinal rövanşı için Adana’ya günübirlik gidilmesi, farklı kaybedilen maçın ardından futbolcuların canlı yayında birbirlerini suçlamasıyla yaşanan kaos ve hüsran yetmezmiş gibi Bursaspor’u ahtapot gibi dört koldan sarmış menajerlerin oyuncağı olunması derin yaralar açmaya devam etti. Geçen sezon transfer yasağıyla mecburiyetten özkaynağa dönülmesine rağmen oyunculara ve teknik ekibe verilen sözlerin tutulmaması bağıra bağıra gelen Ali Akman krizinin engellenememesi tüm bunlara tuz biber ekti.
Olağanüstü kongreyle göreve gelen ve zor olanı başarıp transfer tahtasını açan çift başlı yönetimin Bursaspor camiasına önce umut verip ardından yaptıkları inanılması zor icraatlar bizi bugüne getirdi. Geçen sezonun genç ve dinamik kadrosunu bozup, efsaneler arasına girmiş Pablo Martin Batalla’nın da dahil olduğu teknik ekibe bir maç tahammül edememeyle başlayan, camiaya sosyal medyadan ayar çekilmeye çalışılmasıyla birlikte, yılların kanayan yarası menajer oyunlarına yine kurban edilen bir kulüp oldu Bursaspor.
Dün Ümraniye maçında Bursaspor’un içine düştüğü acziyeti izlerken içim cız etti. 3 teknik adam göndermiş bir yönetimin futbol şube sorumlusunun başta Tim Matavz olmak üzere 4 oyuncu transferiyle kulübün çanına ot tıkamış bir menajerle İstanbul’da teknik direktör arayışına girmesi 58 yıllık kulübün tarihine kara bir leke olarak girdi. Bursaspor teknik direktör bulamıyorsa bu tamamen sizin suçunuz.
Çünkü bu güvensizliği siz yarattınız. Hedefi Süper Lig olarak belirleyip bugün gol averajıyla düşme hattının üzerinde bulunan ruhunu kaybetmiş bu takımla gurur duyabilirsiniz. Dünkü maçı tribünden izleyen hoca adayınız Tamer Tuna ve karşılaşmanın ilkyarısını Bursaspor taraftarıyla birlikte takip eden Yılmaz Vural sizinle çalışmak ister mi acaba?
Yarattığınız bu koca enkazı temizleyebileceğinizden emin misiniz?
Çünkü artık Bursa’da size inanan kalmadı.
Son olarak; 2010 yılında Süper Lig’de şampiyon olarak tarih yazan Bursaspor acaba birileri tarafından tarihin tozlu raflarına mı kaldırılmak isteniyor diye insan soramadan edemiyor.