Ligin ilk devresinde Atatürk Stadı’nda 4 gol yediğimiz Osmanlıspor karşısına dün akşam çıkan 11 gibi 3-0 öne geçmemiz de şaşırtıcıydı.
Bu kez gençler yoktu, ileri uç Stoch, Batalla, Jorquera ve Deniz’den kurulmuştu. Klasik defans bloğunun önünde de Faty ile Jem Paul vardı.
Geçen haftaki Galatasaray maçında Kubilay’ı 11’de, Furkan Soyalp ile Mert Örnek’i de sonradan oyuna alan Hamza Hoca, Osmanlıspor’u iyi çalışmış olacak ki kanatları etkili kullanan rakibini durdurup, ortadan delmeyi planlamış.
Evsahibinin önemli fırsatlardan yararlanamadığı maçın ilk devresinde hem de gol kaçırmadan Batalla ve Jorquera ile 2-0 öne geçmek aslında sürpriz oldu.
Harun’un yerinde kurtarışları ve Aziz’in çizgi üzerinden çıkardığı top oyunsal anlamda Bursaspor’u kendine getirmeye yetmedi.
Mustafa Reşit Akçay, ikinci devreye Webo ve Ndiaye’yi alarak başlarken, 51’de Jorquera ile gelen üçüncü gol Bursaspor’u hem bakımdan rahatlattı.
Skoru koruyamayan, geride büyük boşluklar veren, evinde kontraak oynayan Osmanlıspor’un akın akın gelişine engel olamayan, yeşil beyazlıların yediği golün 3’te kalması şansımıza oldu. Pinto, Webo, Ndiaye, Umar ve Delarge kara bela gibi üzerimize çöreklendi. Böyle yabancılar bizde olsa Bursaspor uçar diye hayıflanıyoruz.
Yeni sezon kadrosunu oluştururken umarım Osmanlıspor örneği akıllardan çıkmaz.
Hamza Hoca’nın Mert Örnek’ten sonra Emirhan Aydoğan’ı oyuna alması güzeldi, keşke üçüncü değişiklik hakkını da kullansaydı da diğer 3 genci kulübede oturtmasaydı.
Son olarak; iki haftadır sahada 118 kilometre koşan bir takım rakibine bu kadar pozisyon vermemeli, elbette 3 gol de yememeli. Osmanlı’ya 11 gol fırsatı sunup skorunun 3-3’te kalmasına mı sevinsek yoksa kaçan iki puana mı üzülsek bilemiyorum.