Şehirler, büyüklükleri, ülke ekonomisine kattıkları, nüfusları ve gelişmişlikleri veya gelişememişlikleriyle sıralanırlar.

O sıralamalar içerisinde Bursa’nın yeri hep üstlerdedir. Fakat, nedense merkezi hükümetten alması gerekenlerde hep öncelikliksiz iller arasında yer alır.

Bursa, ne yazık ki, ilde toplanan vergilerden hak ettiği payı, yatırımı alamayan şehirlerin de ilk sıralarındadır.

Bunları yazdığımız için iktidarın kimi merkez, il, ilçe yöneticileri, vekilleri bizlere bozuluyor olabilirler ama, bu bir gerçek.

Biz yazsak da yazmasak da, ortada, 21 yıllık güçlü AK Parti iktidarına rağmen Bursa’ya bir türlü getirilemeyen bir hızlı tren projesi duruyor.

Önceki akşam bir ulusal televizyon kanalında Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nu dinlerken, kulağımız Bursa’nın projeleri için de bir şeyler söyler mi diye bekledi.

Çorum için termin vererek 2028’de hızlı trene kavuşturacaklarını açıklayan bakan bey nedense, 11 yıllık sürüncemede ve bataktaki Bursa’nın hızlı tren projesinin devreye alınışı konusunda net bir tarih ve termin vermiyor.

21 yıllık güçlü iktidara rağmen, Türkiye’nin üretim, ihracat ve istihdamında lokomotif kentlerden biri olan Bursa’ya hızlı tren getirilemedi.

Bunda, Ankara’daki işbaşında veya ayrılmış siyasilerin, bakanların, bürokratların çok büyük sorumlulukları var.

Açıkçası, bu konuda Bursa’nın ve Bursalının hakkını teslim etmediler veya edemediler.

Kim ne derse desin, Bursa gibi bir kentin bu çağda halen hızlı trenden yoksun bir il olarak anılması kabul edilebilir bir durum değildir.

Bir Bursalı olarak biz bunu kabullenemiyoruz. 11 yıldır bitmemiş bir proje AK Parti’nin de Bursa’ya karşı da büyük bir mahcubiyetidir.

Çünkü; bu kentin seçmeni, kurulduğundan ve iktidara geldiğinden bu yana 21 yıldır kesintisiz biçimde kendisine en güçlü desteği verdi, her sandıkta Türkiye ortalamasının üstünde bir sonuç çıkardı.

Bursa dışında gelip, merkezde ve bu kentte siyaset, bürokratlık yapanların şehrimizin hızlı tren eksiğini kabullenmeleri son derece normaldir.

Bunda geçmişte sorumluluğu olanların bir kısmı çekip gitti.

Ama Bursa’nın yine treni yok, ne zaman geleceği de meçhul.

Keşke, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu o programda Bursa’nın hızlı treni için de bir iki kelam edebilseydi.

Örneğin;

Bursalıların içine su serpmek için, “Mahçubuz ama bir 11 yıl daha sizi hızlı tren için bekletmeyeceğiz” diyebilseydi.

Kim bilir, belki de kentin hızlı trenini tamamlamak ve hizmete almak başka bir iktidara nasip olacak.

Çünkü; artık bu kentin hızlı tren için umudu kalmadı.

 

Bu onur Gürsu’nun

Yazılarımızda Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin projelerine ağırlık veriyoruz.

Zira, kente bir bütün olarak bakan ve devasa bütçesiyle 17 ilçede birden yatırımları olan bir kuruluş.

Fakat, ilçe belediyelerimizin de ses getiren projeleri yok değil. Bunlardan Gürsu ilçemizden sevindiren bir haber daha aldık.

Gürsu Belediylesi, İspanya’daki Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi Yarışması’nda Ericek Adrenalin Parkı projesi ile ikincilik ödülüne layık görülmüş.

Belediyelerimizin il ve ilçelerinde turizmi geliştirmeye dönük örnek projelerinden biri de burası.

Gerçekten gidip görülmeye değer bir belediye yatırımı.

Hollanda, Danimarka ve İsviçre ile birlikte finale kalarak yarışmada ikincilik kazanan Gürsu Belediyesi’nin ödülünü AK Partili Başkan Mustafa Işık almış. Sevilla Belediyesi’nin özel konuğu olan Başkan Işık İspanya’dan mutlu dönmüş.

Belediyelerimizin böylesi halk tarafından beğeni toplayan projelerinin Avrupa’da da karşılığının olduğunu görmek sevindirici.

Başkan Işık ve ekibini biz de kutluyoruz. Bize göre seçim öncesi gelen bu özel ödül, Işık’ın bundan sonraki siyasi yaşamı için de avantaj sağlayacaktır.

 

Taş üstünde taş bırakmayacaklar peki, bunun hesabı sorulmaz mı?

Gazze bombalarla yok olurken, terör devleti kara harekâtına bir türlü cesaret edemiyor.

Dünya ve insanlık için ne utanç verici bir durumdur ki, bir terör devleti olan İsrail günlerdir  Filistin’de abluka altındaki 2,5 milyon nüfuslu Gazze kentini havadan, karadan bombalıyor. Binlerce ölü var, Bunların yarısı çocuk.

Dünyadaki insan haklar örgütleri, kadın, çocuk kuruluşları, aktivistler, İsrail’in Gazze’deki katliamını, soykırımını seyrediyor.

Protesto gösterileri olsa da bunlar bombalamanın şiddetini artırıcı girişimler.

Çünkü; ABD’yi, İngiltere’yi, Almanya’yı, Fransa’yı arkasına alan İsrail adeta Müslümanlara meydan okuyor.

Peki, bütün bunların bir hesabı olmayacak mı?

Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in savaş kabinesini, katliam emrini veren ve uygulayanları yargılamayacak mı?

Yapılanlar İsrail’in ve onun destekçilerinin yanına kâr mı kalacak?

Soykırım artık dünyada sıradan, adi bir uluslararası suça mı dönüşecek?

Yazık olsun, Müslüman coğrafyasına ve katliama gıkını dahi çıkaramayan onun liderlerine.