Önceki gün, orada çalışıp emekli olmuş ve her yıl kış aylarını Almanya’da geçiren bir yakınımız memlekete geri döndü.

Almanya, Avrupa Birliği’nin sözü geçen en güçlü ülkelerinden biri. En azından Merkel varken böyleydi.

Yıllardır da Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin önünü tıkayan büyük bir engeldi.

Otomotiv sektöründeki hakimiyeti, ürettiği markaların dünyanın dört bir yanında kullanılıyor olması, bu alandaki gücünü de ortaya koyuyordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kullandığı bir sözü muhalefetin diline dolanmış, sosyal medyaya da çok tartışılır hale gelmişti.

“Almanya bizi kıskanıyor” ifadesini, alaycı biçimde kendi ülkesini küçümseyerek sosyal medyada viral hale getirenlerin, bugünlerde oradan gelen son bilgilere kulak vermelerinde fayda var.

Yakınımız daha çok yeni dönüş yaptı.

Almanya’nın ekonomik durumu hakkında en sıcak bilgiler kendisinde. Ülkenin geçmişini de biliyor.

Yıllarca çalıştığı acı vatanda yaşamanın artık eskisi kadar kolay olmadığını, aldıkları emekli maaşıyla Almanya’da yaşamalarının da son ekonomik tablo ile daha da zorlaştığını anlattı.

Ülkede bir litre benzinin TL cinsinden 60 lirayı aştığını, Türkiye’de bu rakamın 22-25 liralar dolayında gezdiğini, marketlerde çay, şeker, tuz, yağ vb. gibi temel tüketim maddelerinin de birden fazlasının karneye bağlandığını aktardı.

Ülkedeki 900 Euro’lardan başlayan emekli ücretlerine sembolik bir zam yapıldığını, Alman hükümetinin emeklisine dahi zam veremez hale geldiğini vurguladı.

Türkiye için bu rakamın döviz kuru ile birlikte yüksek gözükebileceğini, ancak orada bu ücretlerle yaşamanın Türkiye’den daha zor hale geldiğini ifade etti.

Alman emekli ve çalışanlarına yapılan ücret artışlarının tıpkı Türkiye’de olduğu gibi kira, gaz, elektrik, su vb. gibi temel harcamalara gelen artışlara yetmediğinin altını çizen yakınımız, bu ekonomik gidişatla Almanya’nın artık Türkler için cazip olmaktan çıkmaya başladığını ileri sürdü.

Bir zamanlar, çalıştırdığı Türk işçilerin yaz tatilinde memleketinde hastalanmaları ve kaza yapmaları durumunda, uçakla gelip, Türkiye’den Almanya’ya götüren bu dev ülke, şimdilerde dünyanın diğer ülkeleri gibi ekonomik bir bunalımdan geçiyor.

Almanya gıdaya erişimin giderek güçleştiği bir süreci yaşıyor.

Bu ülkede çalışan bir başka dostumuz da tatil için Türkiye’ye geldiğinde un, yağ ve şeker gibi ürünleri bulmakta güçlük çektiklerini anlatmıştı.

En azından, fiyatları fırsatçılar tarafından astronomik biçimde artırılıyor olsa da Türkiye’de böyle bir gıda tedarik sorunu yok.

Yağ ve şeker de bunu yaşadık ama arz sıkıntısı olmadı.

Sıkıntı demek ki sadece Türkiye’de yaşanmıyormuş.

Şimdi, kim kimi kıskanıyor acaba?

Bu bakıma, ülkemizin kıymetini bilelim.

Tüm dünya ile birlikte, ülkemizin de ekonomik sarsılmadan olumsuz etkilendiğini göz önünde bulunduralım.

Bursalı muhtarlara Büyükşehir himayesi

Kısa süre önce kurulan ve birinci olağan kongresini de önceki haftalarda gerçekleştiren Bursa Muhtarlar Derneği’ni Büyükşehir Belediyesi sahip çıktı.

Büyükşehir Belediyesi’nin Tarihi Hizmet Binası zemin katında Bursa Muhtarlar Derneği’ne bir ofis tahsis edildi.

Çalışmalarına burada başlayan Dernek Başkanı İdris Aydın’ın ilk ziyaretçisi de Büyükşehir’in Muhtarlardan Sorumlu Şube Müdürü Mustafa Orhan oldu. Orhan’a ziyareti için teşekkür eden Başkan Aydın, derneklerine ofis tahsis eden Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a da şükranlarını sundu.

Bursa’nın bin 58 mahalle muhtarını birden oluşma katmayı hedefleyen Bursa Muhtarlar Derneği şimdiye dek amacının yarıdan fazlasına ulaştı. Derneğin üye sayısının 600’ü geçtiğini öğrendik.

Hizmetin daha hızlı ve kolay ulaşması adına muhtar örgütlülüğünü önemsiyoruz.

Bursa’nın 17 ilçesinde, halkla yerel yönetimler arasında köprü vazifesi oluşturan muhtarlarımızın çatı kuruluşunun, hizmetin taksim noktası Büyükşehir Belediyesi’nde yer edinmesi doğru olmuş.

Açılmasında çok emeği bulunan bölümde tecrübelerini paylaştı

Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin yıllarca İnşaat Mühendisliği bölümü açılmadı veya açılamadı. Tıp kökenli rektörler nedense mühendislik bölümlerini geçmişte çok önemsemediler. Varsa yoksa, öncelik hep Tıp Fakültesi oldu.

Oysa, artık şehir büyüdü. Bursa’nın nüfusu 3 milyonu aştı. İnşaat Mühendisliği bölümsüz bir şehir ve üniversite düşünülebilir mi?

Şimdi artık iki bölümümüz birden var.

O bölümün açılmasına İMO Bursa Şube Başkanı iken çok emek veren Necati Şahin dün buradaki konferansla öğrencilere tecrübelerini aktarmış. Üniversite’nin Yapı Topluluğu öğrencileri tarafından düzenlenen konferansta Şahin, genç mühendis adaylarına Mimar Sinan’ı örnek almalarını tavsiye etmiş.

İMO’nun efsane başkanlarından Şahin’in mesleğe katkısının sürüyor olmasını görmek sevindirici.