Geçen hafta Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Küresel Fuar Acentesi programıyla Bursalı 90 dolayında işadamıyla gittiğimiz Amerika Birleşik Devletleri‘nde, Fethullahçı Terör Örgütü elebaşısı ve çetesinin bu ülkedeki faaliyetleri de merak konusuydu.
New York yakınlarında, Pensilvanya şehrinde, bir çiftlik içinde kendine suç üssü kuran FETÖ’nün bu ülkede serbestçe nasıl Türkiye aleyhtarı faaliyet gösterdiği bizim kadar Bursa heyetinin de merak ettiği konularından biriydi.
Bu durumu Türk Ticaret Merkezi‘nde sohbet fırsatı bulduğumuz Türkiye Cumhuriyeti‘nin New York Başkonsolosu Ertan Yalçın‘a da sorduk.
Yalçın’ın sorumluluk sahasında New York ile birlikte 4 kent var. Onlardan biri de FETÖ’nün çiftliğinin de bulunduğu Pensilvanya.
Pensilvanya hem Başkent Washington hem de New York‘a iki saat mesafede.
Dolayısıyla, Fethullahçı çetenin 15 Temmuz ihaneti sonrası tutuklanma endişesiyle Türkiye’den tüyen hainleri, bu iki kente direkt uçuşları kullanarak Teröristbaşı‘na ulaşabilmişler.
Halen de örgütle ilintili elemanların başka ülkelerden buraya gidip geldikleri anlatılıyor.
Başkonsolos Yalçın, örgütün bölgede gerek görsel ve yazılı basın gerekse düşünce kuruluşları ve siyasetçiler vasıtasıyla Türkiye karşıtı algı politikası yürüttüğünü söyledi.
Bundan büyük ölçüde de etkili olmuşlar.
Başkonsolos Yalçın, kendilerinin de FETÖ’cü çetenin ülkemize dönük yaydığı olumsuz algıyı değiştirmek için çalıştıklarını, düşünce kuruluşları ve onların etki altına almak istediği her yere gidip örgütün gerçek yüzünü anlattıklarını ifade etti.
Peki, 40 yıldır Türkiye’nin bütün kurumlarına sızan ve en son 15 Temmuz’da milletin silahlarını millete silah sıkan FETÖ’cü çete, Amerika‘nın büyük kentlerinde ve diğer ülkelerdeki faaliyetlerini yürütebilmek için gerekli olan mali kaynağı nereden buluyor?
İşte o can alıcı soruya da yine Başkonsolos Yalçın açıklık getirdi.
FETÖ’cülerin bugün ABD’nin değişik kentlerinde ülke eğitim mevzuatına uygun olarak açılmış sözleşmeli 170 dolayında okulu bulunduğundan bahsetti.
Bunların bir çoğunun FETÖ görüntüsü kamufle edilerek tamamen ABD’deki diğer özel kolejler gibi gösterildiğine dikkat çekti.
Bir kısmının 15 Temmuz kalkışması sonrası öğrencisizlik nedeniyle kapanmak zorunda kaldığını, Türkiye Cumhuriyeti olarak hem bu okulların kapatılması hem de iki ülke arasında yürürlükte olan karşılıklı suçluların iadesi anlaşması gereği çete elemanlarının Türkiye‘ye iadesini talep ettiklerini dile getirdi.
Fakat, ABD yargısının henüz bu konuda kendilerine ulaştırılmış onca suç delili ve iade listesi için bir karar vermediğini de sözlerine ekledi.
ABD’de açılan okullar aracılığıyla yıllık 700 milyon dolarlık kaynağa sahip olduğu ileri sürülen FETÖ’nün bu sayede ayakta kaldığı söyleniyor.
Başkonsolos Yalçın’ın konuşmalarından, FETÖ’nün ve şebekesinin bu ülkeyi mesken tuttuğunu ve çok rahat burada Türkiye düşmanlığını sürdürdüklerini anlıyoruz.
Peki bu rahatlık nereye kadar gider?
ABD, her daim yakın müttefiki gördüğü Türkiye’nin taleplerine daha ne kadar kulağını tıkar?
Ülkesinde, kontrol altındaki bir haini ve şebekesini Türkiye’ye vermemek için ne kadar diretebilir?
Hepsi şimdilik muamma.
Top her defasında ABD yargısının üstüne atılıyor.
O da o kadar ağır çalışıyor ki, Türkiye’den giden dosyalar dolusu belgeye, en son 15 Temmuz darbe delileri de eklenmiş olmasına rağmen henüz bir karar verebilmiş değil.
FETÖ elebaşısının iadesi konusunda ABD‘nin yeni Başkanı Donald Trump‘tan ümitli olan Türkiye talebinden vazgeçecek görünmüyor.
Türkiye, tıpkı Bölücübaşı‘nda olduğu gibi, günün birinde FETÖ Teröristbaşı’nın da paketlenip Türkiye’ye teslim edileceği günü bekliyor.
Bu beklenti ne kadar yakın süreçte gerçekleşirse, Türkiye’deki şebekenin tümüyle çökertilmesi de o kadar hızlanır.