Devletin bütün kurumlarına öyle sızmışlar ki, ata ata bitirilemiyor.
Fethullahçı Terör Örgütü’nün 17-25 Aralık yargı darbesi ve 15 Temmuz ihanet kalkışmasında gösterdiği çirkin yüzünün ardından devletteki temizlik sürüyor.
OHAL kapsamında çıkarılan yeni Kanun Hükmündeki Kararnamelerle yine binlerce kamu çalışanının devletle bağı koparıldı.
Örgütün para musluğuna dönüştürdüğü kamudaki uzantılarından mali akışın önü büyük ölçüde kesildi.
Açıklana rakamlar ürkütücü.
FETÖ’nün sadece Polis Teşkilatı içine soktuğu mensupları aracılığıyla bir yılda elde ettiği mali bütçenin boyutu 15 milyon lirayı ulaşmış.
Şimdi o kaynağı kesildi.
Bu müthiş bir kayıp
Maaşlardan topladığı himmet paralarıyla adeta kendi bütçelerini yapmışlar.
Devletteki yetkili uzantıları aracılığıyla işe soktukları çalışanları adeta haraca bağlayıp müthiş bir kaynağa ulaşmışlar.
Bütün bunları, uzaktaki kardinallerinin emirleri doğrultusunda belli bir amaç için yaptılar.
Devleti tümüyle ele geçirip kendi hakimiyetlerini kuracaklardı.
Çok şükür başarılı olamadılar. Allah kendilerine fırsat vermedi.
Devleti kuşatamadılar.
15 Temmuz gecesi Türk halkı karşılarına etten bir duvar oldu.
Millet, bedenlerini bu ülkeye sahip çıkmak için tank, top, tüfek ve uçakların önüne attı.
O kahramanlıklar sayesinde Türkiye bugün hür bir ülke olarak yoluna devam ediyor.
İnşallah rotasını da kaybetmeyecek.
FETÖ artıkları tamamen kamudan arındırılana dek mücadele de sürecek.
Bu konuda kimse devletin yanlış yaptığını düşünmemeli.
Kendi geleceği için bunu kararlı bir şekilde sürdürmek durumunda.
Aksi halde, kamufule olan ve kendisini gizlemeyi başaran kripto FETÖ’cülerin benzer bir kalkışma daha deneme olasılığının sıfır olduğunu kimse garanti edemez.
Devlet, dışarıdan kendi içine yapılmış 40 yıllık sızıntının maalesef bedelini ağır ödedi.
Bedel ödeme sırası şimdi FETÖ’cülerde.
Önce bağımsız Türk yargısı önünde sonra hak vaki olduğunda ebedi alemde sorguya çekilecekler.
Kendi vatanına ihanetin hesabını tek tek verecekler.
Alınlarına yapışmış ‘vatan hainliği’ damgasını da ölünceye kadar taşıyacaklar.
Devlet, ihanete bulaşmış olanları ortaya çıkarmak için hukuk sistemi içinde, kılı kırk yarıyor.
Zaten hukuk sitemi dışına çıkarak bunu bir kıyım olarak yapamaz.
Bunun için Avrupa’nın ya da bir başkalarının hatırlatma yapmasına da gerek yok.
İçindeki suçluyu ve haini ararken, adil ve hukuka uygun davranmak durumunda.
Suçu olmayan, bu işlere bulaşmamış masum insanların zarar görmemesi için en ufak ayrıntıları dahi dikkate almalı.
Ayıklama bir gün bitiğinde hain örgütün kamudan elde ettiği kara kaynak da tümüyle kesilmiş olacak.
Devlet o kadar güçlü ki, bu temizliği ihanet şebekesinin kamudaki kökleri kazınana dek kararlı bir şekilde sürdürecektir.
Bunu gelecek nesiller ve Türkiye için yapmaz zorundadır.
Çalma sorularla işgal edilmiş kamu koltukları bir gün tümüyle FETÖ’den ve kalıntılarından arındığında işte o zaman Türkiye kendini güvende hissedecektir.
Devletin bilgi ve belgelerini yerli yabancı bütün düşmanlarla paylaşabilecek kadar ihanete bulaşmış şebekenin o makamlarda kalmaları düşünülemez.
Arınma daha fazla uzamamalı.
Bu ülkede o görevleri yapacak, bayrağına sevgiyle bağlı çok sayıda vatansever var.
Devlet onlara yer açmalı.
Bu yüzden ülkenin bütün kılcal damarlarına kadar sızan şebeke çökertilmeye mahkûmdur.