Bulgaristan seçimleri bitti ama yankıları sürüyor.
Türk kökenli seçmenlerin ülke dışında oy kullanmasına türlü engeller çıkaran Bulgaristan’a bir eleştiri de BAL-GÖÇ‘ten geldi.
Dün elektronik postamıza BAL-GÖÇ Genel Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özkan‘dan seçimlere ilişkin kapsamlı bir değerlendirme düştü.
Bulgaristan Parlamento Seçimleri’nin hem Bulgaristan’da hem de yurt dışında gerginlik içinde geçtiğine dikkat çeken Özkan şunlara değindi:
“Seçim öncesi kardeş kavgası, komşu kavgası yaratmak isteyenler oldu. Sanki bir savaşa gidiliyor gibi gerginlik yaratıldı. Bu gerginliğin sebeplerini seçim öncesi ve seçim esnasında belirtirken herkesi sağduyuya davet ettik. STK olarak toplumsal sorumluluğumuzun bilincinde olarak çalıştık ve biz bu sınavı geçtik. Sınıfta kalanlar ise çok. Başta Sofya Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı ayrımcı kararları ve bunun sonucunda görevlendirdiği kişiler birer parti temsilcisi gibi davrandılar. Kasıtlı ve keyfi davranışları ile gerilimi artırmak istediler.”
Görevlilerin, “Seçim kuralları ihlal ediliyor” diye bazı yerlerde sandıkları saatlerce kapattığını ileri süren Prof. Özkan şöyle devam etti:
“Kendilerini yıllardır insan haklarını ve azınlık haklarını savunuyoruz diye lanse eden ve o kesimlerden oy isteyenlerde sınıfta kaldı. Neden mi ? Sofya Yüksek Seçim Kurulu kararlarına bırakın tepki koymayı; yaşanan bu haksızlıkları yedikleri ve içtikleri masalarda sadece televizyonlardan seyrettiler. 1989 yılında zorunlu göçte yaşanan görüntülerin benzerleri sınırda olurken, yaşlı insanlar tartaklanırken, o totaliter rejime tepki olarak siyaset yaptıklarını söyleyenler şimdi neden suskunlar acaba? Belene ve diğer toplama kamplarında ölen veya gençliklerini yitirenlerin haklarını savunuyoruz, ayrımcılıkla mücadele ediyoruz, azınlıkların sesiyiz diyenler nerede? Neden suskunlar?”
İsim vermeden HÖH‘e yüklenen Prof. Özkan eleştirilerini şöyle sürdürdü:
“Siyasetçiler iyi bir sınav veremediler ve biz o bölgelerden göç edenlerin sesi olan sivil toplum örgütlerinin gözünde sınıfta kaldılar.”
Prof. Özkan, Türkiye’ye göç edenlerin çözüm bekleyen kronikleşmiş sorunlarının sona ermesi için yürüttükleri mücadeleyi kendilerinin başarısıymış gibi gösterenlere de şu satırlarla çattı:
“Çalıştaylarda büyük bir emek sonucunda, reform niteliğinde kararlar alındı. Bu emeğimize de saygısızlık yapıldı. Bulgaristan da seçim öncesi bazı siyasiler bu emeğimizi de sanki kendilerinin katkısı varmış gibi sunmaya çalıştılar. Sözün kısası, bu emek bizim. Biz hiçbir siyasi partinin ne şubesiyiz ne de sözcüsüyüz.”
Prof. Özkan, Bulgaristan seçimlerini izlemek için Türkiye‘ye gelen Bulgar medyasının yanlı tutumunu da şu satırlarla eleştirdi:
“Sofya’dan gelmeden önce aldıkları talimatları harfiyen uygulayan ve daha önce belirlenmiş bir amaca odaklı yayıncılık anlayışı içinde bulunanlar ne yazık ki oldu. Bu tür yayınları yapan medya kurumları da sınıfta kaldılar.”
TANAP izahatı
Dün bu sütunlardan TANAP Projesi‘nin Bursa‘daki ayağının Harmancık‘tan başladığını aktarmıştık.
O yazımızda, Şantiye Şefi’ni sehven proje müdürü olarak aktarmışız.
Bir de yüklenici firmanın sadece Limak değil içinde Kalyon ile Punj Llyod‘un da bulunduğu konsorsiyumun yürüteceğini ekleyelim.
Yüklenicinin, Harmancık‘ta kurulacak kamp alanında firmaya ait 400 civarında personelinin bulunacağını da yeniden hatırlatalım.