Önceki akşam Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın davetiyle sürpriz bir programa katıldık.

Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde Bursalı meslektaşlarımızın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlamak için doğrusunu isterseniz etkileyici bir program hazırlanmış.

Bunda Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı’nın, medya kökenli meslektaşlarımızın ve danışmanların emeği olduğunu hissettik.

Format bu kez farklı seçilmiş.

Sıradan klasik bir 10 Ocak başkan-haberci buluşması değildi.

Dikkat çekici bir sahne ve duvar fonu hazırlanmış.

Büyükşehir Belediye Başkanı Aktaş yönetici olarak belinlenmiş. Meslektaşlarımızından 4 isim de panelist gibi sahneye davet edildiler.

Öyle ya, şimdiye kadar hep gazeteciler Başkan Aktaş’a sordular. Sıkıştırdılar, can sıkan sorular yönelttiler.

Allah’ı var, Aktaş onlar gibi, yani bizim gibi yapmadı.

Demokrat tavrıyla herkese yaşına, ilgi alanına, tecrübesine göre samimi, içten sorular sordu.

Sorularda bir ön çalışma vardı elbet. Beklemediğimiz sorularla karşılaşınca Başkan’a yanıt vermekte zorlandık.

Meslek büyüklerimizin ilginç anılarını dinledik.

Gerek televizyon programlarında gerekse basın toplantılarında soru yağmuruna tutulan Aktaş 10 Ocak’a özel karşı masadaydı.

Kim düşünmüş ve uygulamışsa farklı bir format seçmiş.

Elbette gazeteci, siyasetçi, belediye başkanı ilişkisinin son derece nezaketli, meslek etiğine uygun biçimde yürütülmesinden yanayız.

Bursa’nın yerel yönetim tarihinde bugüne dek merhum Ekrem Barışık’ın son döneminden başlayarak 7 büyükşehir belediye başkanı ve onlarca ilçe belediye başkanı ile çalışma fırsatı bulduk.

Hepsinin ayrı bir nezaketi, çalışma stili, davranış yöntemi vardı.

Çok şükür, hiçbirinde kendilerini üzen kimi haberlerimiz, makalelerimiz dışında üstlerinde incitici iz bırakan bir hatıramız olmadı.

Saygıyı, makama verilen değeri hiçbir zaman unutmadık.

Demokrasiye inanan bir gazeteci olarak bunu meslek yaşamımız boyunca sürdürdük/sürdüreceğiz.

Başkan Aktaş bize de, bu meslekten emekli olabilme fırsatını yakalayan tecrübeli bir gazeteci olarak gençlere neler tavsiye edeceğimizi sordu.

Hiç tereddüt etmeden üç şeyi sıraladık.

Objektiflik, içerikte karşı görüşe de yer vermeyi ve meslektaşlar arasında, kendilerini ilgilendiren kişisel sürtüşmeleri habere ve köşeye taşımamalarını tavsiye ettik.

Bunu başarabilenlerin zaten meslekte dikkat çekeceklerini, sıyrılacaklarını ve hemen her görüşten insandan saygı göreceklerini düşünüyoruz.

Bu vesileyle 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Bursa’daki meslektaşlarımızı bir araya getiren Başkan Aktaş ve ekibini kutluyoruz.

Bu sayede biz de göremediğimiz çoğu dostumuzla sohbet ettik.

Bu kente belediye başkanı, siyasetçi, gazeteci olarak hepimizin karınca kararınca katkısı olduğuna inanıyoruz.

Elbette yanlışı eleştireceğiz, ama Bursa’ya yapılan güzel hizmetleri takdir etmeyi de bilmeliyiz.

Bu arada mesaj ve telefon yoluyla günümüzü kutlayan dostlara da şükranlarımızı sunuyorum.

Sahiller başıboş kayık parkı mı?

Bursa, 110 kilometreyi bulan sahilleriyle Marmara’da dört mevsimin bir arada yaşandığı nadide bir şehir.

Gemlik, Mudanya ve Karacabey’de denizin, Uludağ’da beyaz örtünün, ovada yeşilliğin, bereketin, kırsalda tabiatın tüm güzelliklerinin cömertçe sergilendiği ender şehirlerden birinde yaşıyoruz.

Bu açıdan kendimizi şanslı hissetmeliyiz.

Ancak, kimi zaman üzücü manzaralarla karşılaşmıyor değiliz.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı ekipleri iki haftadır sahillere bırakılan ve görüntü kirliliğine yol açan sahipsiz kayıkları toplamak için mücadele veriyor.

Son iki haftada sahiplerinin kış nedeniyle terk ettiği 40’a yakın kayık zabıta ekipleri tarafından toplanıp, Mudanya Sahil Güvenlik Komutanlığı’na teslim edildi.

İçinde suç işlenebilecek ortamlara müsait kayıkların toplanması vatandaşı da memnun edecektir.