Bu ülke 1999’da ağır kayıplar verdiği bir Körfez depremi yaşadı. 
Bugün 17 Ağustos.

19 yıl önce yaşanan acıdan hemen hepimizin ders çıkarması gerekiyor.

Ülke olarak olası yıkıcı yeni bir depreme ne kadar hazırız?

Çok şey yapıldı ama, bunlar da yetmiyor.

Dün sabah Osmangazi Belediyesi’nin davetlisi olarak Hilton Otel’de yer bilimi uzmanlarının katıldığı Bursa’nın depremselliğini konu alan bir toplantıyı izledik.

Toplantının açılış konuşmasını Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar yaptı.

Başkan, 1999 depreminden belediye olarak dersler çıkardıklarını hatırlattı.

Bu amaçla kurdukları Şehircilik Akademisi öncülüğünde kentsel dönüşüm projeleri, planlı bölgeler, deprem riskine karış alınacak önlemler ile şehre estetik ve vizyon katacak projeler üzerinde çalıştıklarını hatırlattı.

Türkiye’nin ilk kentsel dönüşüm master planın hazırlayan belediye olduklarına dikkat çeken Dündar, ilçede kentsel yenileme, tasarım, iyileştirme ve yeniden oluşum olmak üzere 4 farklı müdahale alanları oluşturduklarını söyledi.

Ayrıca, Anadolu Üniversitesi Uzay ve Yer Bilimleri Enstitüsü ile ilçenin Armutköy, Mollafenari, Hamitler, Çırpan ve Demirtaş mahallelerinde deprem istasyonları kurulduğunu açıkladı.

Burada elde edilen verilerin Ulusal Deprem Yer Hareketi İzleme Ağı, AFAD ve Kandilli Rasathanesi ile de paylaşıldığını anımsattı.

Dündar’ın övünerek hatırlattığı bir çalışma daha vardı.

Deprem gerçeği göz önünde bulundurularak planlı şehirleşmenin önünü açan ve ülkenin en kapsamlı kentsel dönüşüm projelerinden olan Soğanlı projesine de atıf yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ideal gösterdiği zemin +5 kata göre bölgede 2 bin 161 konut inşaa edildiğini vurguladı.

Dündar, 1999 sonrası güvenliği tehdit eden 3 bin 935 binanın yıkıldığını, 11 bin 953 binaya yapı, 53 bin daireye de oturma ruhsatı verildiğini, ayrıca bu sayede şu an 212 bin kişinin daha güvenli yapılarda yaşamaya başladığını anlattı.

Başkan, vatandaşları oturdukları binalarını depremsellik açısından gözden geçirmeye ve kaçak yapı yapmamaya da çağırdı.

Anadolu Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Berkan Ecevitoğlu da, 17 Ağustos’ta boşalmış olmasına rağmen fayın Marmara’da enerji birikiminin sürdüğünü hatırlattı.

Prof. Ecevitoğlu, geçen yıl Bursa’da yerin 1 kilometre altına kadar inen sismik çalışmalar yaptıklarını, kentte en son 1855’de kırılan fayın yüzeydeki belirtilerinin de şehirleşme ve tarımla görülmez hale geldiğine değindi.

Zihinsel değişim ve eğitimin dikkatine çeken Eskişehir Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Muammer Tün de, Kocaeli’nde deprem yaşamış bir afetzede olarak afetle mücadelenin toplumun tüm kesimlerine yayılması gerektiğini söyledi. Bu amaçla Açıköğretim Fakültesi’nin açtığı Afet Yönetimi Ön Lisans Programında Türkiye’nin dört bir yanından 8 bin 317 öğrencinin eğitim aldığına işaret etti.

Bursa’da Büyükşehir, Osmangazi ve Nilüfer belediyeleri ile çalışmalar yaptıklarına da değinen Dr. Tün, yine değişik üniversitelerden 10 araştırmacıyla birlikte deprem riski en yüksek iki kent olan Bursa ve Kocaeli için İçişleri Bakanlığı’na bağlı AFAD’a yeni bir araştırma projesi sunduklarını, ‘Çek Ayır Havza Modeli’ ile yerin röntgenini çekeceklerini bildirdi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Doğan Kalafat da, Türkiye’de önceden tedbir alınmadığı için orta büyüklükteki bir depremin bile yıkıcı etkiler bıraktığına dikkat çekti.

Marmara Bölgesi’ni içine alan faylarda yatay ve dikey hareketlilikleri iki büyük ‘gladyatör savaşı’ olarak tanımlayan Dr. Kalafat, bunların birbirine üstünlük sağlamak için savaştığını söyledi.

Dr. kalafat, depremin önceden bilinmesinin mümkün olmadığını, bu söylentilere de itibar edilmemesi gerektiğini kaydetti.

Dr. Kalafat yine Bursa’da geçmişten günümüze kaydedilebilmiş deprem verileri hakkında da bilgiler sundu.