31 Mart yerel seçimleri yapılalı iki yıl oldu. 2 yıl önce yorucu ve çetin geçen bir seçim kampanyasının ardından koltuklara oturan belediye başkanlarımızın da görev sürelerinin 5’te ikisi geride kaldı.

Şüphesiz, bu dönem kolay geçmedi.

İlk yılı, yeni seçilenler için ağır borç yükünün analizi ile geçti. Maaş dahi ödeyemez durumda olan, alacaklıların icra ve haciz takipleriyle uğraşan belediye başkanları için ilk yıl kâbus gibiydi.

Borcu eritme başarısı gösterip çarkı döndürebilir hale getiren belediye başkanları kısmen rahatladı. Borç sarmalı içindekiler ise halen kara kara düşünüyolar.

Borçsuz belediye, hizmet yapamayan, proje üretemeyen belediyedir.

Hele hele, giderken kasada para bırakmak da artık maharet değil.

Önemli olan belde sakinlerinin taleplerine yanıt verecek projeler bırakabilmek.

Bunu yapan belediye başlanları seçimi kaybetseler ya da partilerince bir daha aday gösterilmeseler de isimleri kolay kolay unutulmuyor.

Her borç bırakıp giden başkan da maharetli olmuyor.

Kimi dengeyi kuramıyor. Eldeki kaynağı doğru ve isabetli işlere kanalize edemiyor. Öncelikleri es geçiyor. Personel politikasını iyi yönetemiyor. Popülizmde boğulup kalanlara da var.

Ankara‘ya ümit bağlayıp para peşine koşanların, proje kovalayanların hepsi başarılı olamıyor. Ankara, Anadolu‘dan gelen belediye başkanına kucağını, para kasasını kolay kolay açmıyor.

Hele, merkezi hükümet kaynaklarına erişecek etkili isimlerden yoksun iseniz, Başkent’ten projelerinize kısa vadede kaynak temin etmek o kadar kolay değil.

Üstelik, değişen yönetim biçimiyle bakanların kendi başına inisiyatif kullanmaları da mümkün değil.

Gelelim ikinci yıla.

Belediye başkanları ikinci yıla da dünyayı kasıp kavuran bir salgınla girdiler.

Öncelikler değişti. Hayatta kalabilmek her şeyin önüne geçti. Yerel yönetimlerimiz merkezi hükümetin salgınla mücadelesine yerelde büyük lojistik sağladılar.

Hemşerilerinin sağ kalabilmeleri, pandemiden daha fazla etkilenmemeleri için sosyal yardımlara ağırlık verdiler. Bütçelerinin önemli bölümünü buraya kaydırdılar.

Bu demek değildir ki, devam eden projeler askıya alınsın. Onlar aksak da olsa sürdürüldü.

Pandemi belediye başkanlarımızı  beldelerine hizmet götürme önceliklerini değiştirtti. Halen de pandemi ile mücadelede belediyelerimiz etkin durumda.

Görevdeki 3. yıllarına pandeminin ağır hasarı ile giren belediye başkanlarımızı, 6 ay sonra da yeni seçim döneminin telaşı saracak.

Bursa’nın çocuğu ülkenin gururu oldu

Ozan Tufan Bursaspor altyapısından yetişti.

Şimdi oynadığı Fenerbahçe‘de sergilediği futbolla spor otoritelerinin gözlerini üzerine çevirdi.

Ozan sadece kulübünde değil, milli takımlarda da maharetiyle büyülüyor.

Ozan Bursalı, Harmancıklı bir hemşerimiz.

Onunla bir Bursalı ve hemşerisi olarak biz de gurur duyuyoruz.

Ozan zor coğrafyada doğup büyümüş ve bugün futbolun zirvesine çıkmış bir spor yıldızı.

Ozan’ın önceki akşam Milli Takımımızla Norveç‘e attığı gollere herkes gibi biz de şapka çıkardık.

Bizim çocukların başarı hikâyesini televizyon ekranlarından gururla izledik.

Türkiye‘nin Hollanda‘dan sonra genç ekibiyle Norveç karşısında aldığı gollü galibiyetlerden keyif aldık.

Doğrusu, pandeminin hayatlarımızı altüst ettiği bir ortamda alınan bu iki galibiyet insanımıza da büyük moral oldu.

Futbolda altyapıya önem veren kulüpler böylesi dünya yıldızları çıkarabiliyor.

Türkiye son dönem spor altyapısına büyük yatırımlar yaptı. Kentler modern statlara kavuştu.

İşte yeni ozanlar buralardan çıkacak.

30 bini aştık, bu gidiş nereye?

Üstelik artık daha çok genç vakalar patlamaya başladı.

Ülke genelinde günlük vaka sayımız 30 bini geçti.

Bu gidiş nereye?

Kurala uymazsak bilmeliyiz ki o gidişin sonu hiç de iyi değil.

Kendimize gelip, uzmanların sözlerine, ikazlarına kulak vermeliyiz.

Yaz aylarını kısıtlamalardan uzak, özgürce geçirmek istiyorsak, kurala uymak zorundayız.

Başka seçeneğimiz yok.