Referandum sonuçlandı ama tartışması kısa sürede bitecek gibi görünmüyor.

AK Parti ve onun kurucu lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında bir kez daha yenilen muhalefet şimdi referandum sonuçları üzerinde şaibe iddialarını ortaya atıyorlar.

Sonuçlara itiraz eden cephenin başını CHP çekiyor.

Evvelinde Parlamento sonra da sandık aşamasında anayasa değişikliğini engelleyemeyen CHP dün de referandumun iptali için önce Anayasa Mahkemesi’ne buradan sonuç alamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘ne gideceğini açıkladı. 

Hayır cephesinde sonuç kabullenilmiş görünmüyor.

Bir hazımsızlık söz konusu.

Oysa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın da açıkladığı gibi, ‘Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti.’

Mühürsüz oylar üzerinden geliştirilen itiraz argümanı çok inandırıcı gelmiyor.

Zira o zarflara atılan ve sayılan oyların altında CHP’nin sandık temsilcilerinin de imzası var.

Kaldı ki, söz konusu oylar iptal edilmiş olsa bile bunun sonuca etkisi ne olacak?

CHP’nin referandum sonuçlarını götürmeyi düşündüğü AYM ve AİHM‘den ne çıkar bilmiyoruz ama Türk halkı önceki gün tarihi bir karar verdi.

Ülkenin yönetim biçimini değiştiren reformu onayladı.

Hem de Türk seçim tarihinde görülmemiş orandaki yüksek bir katılımla 18 maddelik anayasa değişikliğine ‘evet’ dedi.

Bu evetin çok büyük anlamı var.

Hem Türkiye‘ye hem de dünyaya çok büyük mesaj verildi.

Avrupa Birliği organları ve sözcüleri de Türkiye‘de çıkan referandum sonuçlarını kabullenmişe benzemiyorlar.

Her zamanki alışkanlıkla yine Türkiye’ye parmak sallıyorlar.

Her türlü çirkinliğe rağmen etkileyemedikleri Avrupalı gurbetçilerin yüzde 70‘leri aşan ‘evet’ oyları karşısında şaşkınlık içerisindeler.

Katılımın hem Avrupa hem Türkiye hem de Bursa‘da yüksek olmasının çok büyük anlamı var.

Seçmen Avrupa’nın müdahalesini yüksek katılım oranı ve evet sonucuyla reddetmiş durumda.

Keza Ana muhalefetin Türkiye içindeki seçmeni etkilemeye dönük manipülatif açıklamaları da katılım oranını yükseltti.

Türkiye genelinde yüzde 85’lik bir katılım oranı alışık olunmadık bir oran.

Keza Bursa’da da bu oranın aşıldığını görüyoruz.

Bursalı seçmenin yüzde 89.35‘lik katılım oranıyla iradesine, demokrasisine sahip çıktığı anlaşılıyor.

Bu demektir ki, Bursa’daki her 100 seçmenden 89‘u sandığa koşmuş.

İlimizde kurulan 5 bin 739 sandıkta kayıtlı 2 milyon 109 bin 773 seçmenden 1 milyon 885 bin 58 kişisi vatandaşlık görevini yerine getirerek oy kullanmış.

İlçelerimizde sandığa gitme oranı Bursa merkezden daha yüksek.

Örneğin;

Nilüfer’de yüzde 91,3, Orhaneli’nde yüzde 91,9 olmuş.

Hemen her seçimde rekor kıran Büyükorhan, İnegöl, Mustafakemalpaşa Kestel ilçelerimizde katılım yüzde 90’ı bulmuş.

Gemlik’te yüzde 88,4 katılım olurken, Gürsu yüzde 88, Harmancık yüzde 88,6, İznik yüzde 89, Karacabey yüzde 88,7,  Keles yüzde 88,5, Mudanya yüzde 89,8,  Orhangazi yüzde 89,8, Osmangazi yüzde 88,7, Yenişehir yüzde 89,9 ve Yıldırım’da yüzde 88,4 oranında katılım çıkmış.

Bu oranlar gösteriyor ki, Bursa’daki hemşehrilerimiz Türkiye‘nin yönetim biçimini değiştirecek referandumda belirleyici bir rol üstlenmişler.

Elbette yüksek katılım oranını mevsimsel şartlar ve siyasal tansiyona da bağlamak gerekiyor.

Kampanya boyunca evet ve hayır cephesinde karşılıklı yükselen tansiyonda saflar daha da sıklamış.

Seçmen yükselen siyasal tansiyonu bize göre sandıkta yumuşatmıştır.

Sonuçları kabullenmeyeceklere söylenebilecek çok bir şey yok.

Bir sonraki sandıkta daha çok çalışmaları gerekecek.