İhsan Aydın
İhsan Aydın

Bursa’nın çöküntü konut bölgeleri nasıl dönüşecek?

Bursa’nın gündemine kentsel dönüşüm yeniden oturdu.

Büyükşehir Belediyesi’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işbirliğiyle başlatmak istediği dönüşüm projeleri için konsensüs arayışları sürüyor.

Ancak, boş alanlardan ziyade, kent merkezindeki çöküntü konut bölgelerini dönüştürmek hiç de kolay değil.

Öncesinde boş rezerv alanlara yeni konutlar inşa ederek merkezdeki çöküntü bölgelerinde yaşayan nüfusu buraya taşımak gerekiyor.

Fakat, bunun için de vatandaşın ikna edilmesi, uygun boş rezerv alanları bulunması şart.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin en büyük kentsel dönüşüm projesini başlatmak için kolları sıvadı.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş bu amaçla Ankara-Bursa arasında adeta mekik dokuyor.

Bursa’nın en eski apartman bölgesi Altıparmak ile Demiryolualtı’ndaki ruhsatsız yapılaşmış mahallelerinin dönüştürülmesi öncelikler arasında.

Ancak buraların dönüşümünde kullanılacak dev boş araziyi bulmak hiç de kolay değil.

Yunuseli Havalimanı’nın bu amaçla değerlendirilme düşüncesine kentin çok sıcak bakmadığını anlıyoruz.

Her ne kadar yeşili bol, düşük katlı yapılaşma vaadi olsa da, vatandaş yaşanmış Doğanbey örneğinden yola çıkarak verilen sözlere de kolay inanacak görünmüyor.

Hâl böyleyken, mevcut çöküntü bölgelerini dönüştürmek büyük bir sıkıntı.

Oysa, asıl dönüşüm isteyen alanlar buralar.

Büyükşehir Belediyesi Bursa’da gerçek manada kentsel dönüşümün, yaşamın sürdüğü bu semtlerden başlaması gerektiğini düşünüyor.

Bu amaçla hazırlanan kentsel dönüşüm projelerine Ankara’da son şekli verilecek ve detayları da Başkan Aktaş’ın belirttiği gibi Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından açıklanacak.

Fakat, akademik meslek odaları başta olmak üzere kimi siyasi partiler de Yunuseli formülüne sıcak bakmıyor gibi.

Ankara’nın çöküntü semtlerini dönüştürmek için desteğe hazır olduğu bir dönemde fırsatı kaçırmama adına başta alternatif alanlar da bulmak gerekiyor.

Anlaşılan, Yunuseli’yi bu amaçla değerlendirme ve Bursalıları ikna etmek konusunda AK Parti kurmaylarına ve Başkan Aktaş’a çok iş düşecek.

 

Yenişehir’de yüz güldüren ihracat

Her ilçemizin kendine has ürünü var. Bütün Türkiye ve dünya biliyor ki, ülkemizin en iyi biber yetiştiren merkezlerinden biri Yenişehir ilçemiz.

Dün akşamüstü Yenişehir Belediyesi Özel Kalem Sorumlusu Kenan Yabalıoğlu ile Kırsal Hizmetler Müdürü Rıdvan Sağlık kucaklarında biber kasalarıyla odamıza girdiler.

Malumunuz, Covid-19 nedeniyle tüm etkinliklerde olduğu gibi Yenişehir’in Biber Festivali de yapılamadı.

Başkan Aydın iki bürokratını biber kasalarıyla Olay Medya’ya göndermiş ve Yenişehir’in bu alandaki üstünlüğüne dikkat çekmiş. Başkan Aydın’ın selamıyla gelen Yabalıoğlu ve Sağlık’tan moral veren bilgiler aldık.

Örneğin;

Türkiye’nin 2,6 milyon tonluk biber üretiminin 100 bin tonu Yenişehir’den gerçekleşiyor. 800 TIR ile 15 bin ton biber değişik ülkelere ihraç ediliyor.

Bu müthiş bir rakam. Yani ülke biber üretiminin yüzde 4,2’sini Yenişehir’deki hemşerilerimiz karşılıyor.

Daha ne olsun?

Biber bu yıl üreticinin yüzünü de güldürmüş. Geçen yıl 1-2 liraya giden biber bu sene ihracata 4-5 liraya kadar varan fiyatlardan verilmiş. İç piyasada ise rakamlar 2,5-3,5 lira arasında değişmiş.

Belediyelerimiz artık tarımsal faaliyetlere de destek veriyor. Başkan Aydın da 61’i kırsal, toplam 71 mahallesindeki biber üreticisinin hemen her sorunu ile ilgileniyor.

Ülkemiz adına sevindirici gelişmeler bunlar.

 

Her darbede bir asır geriye gitmek

Bugün 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıldönümü.

Başka bir ifadeyle, darbe utancının 40. yılı. Eline silah ve dipçik alanların her darbe için kendilerince bir gerekçesi var.

1980 cuntasının gerekçesi de artan terör olayları idi.

Sonrasında merhum Necmettin Erbakan ve AK Parti hükümetlerine karşı denenen darbe girişimlerinde ise irtica ileri sürüldü.

Hangi gerekçeyle olursa olsun, başarılan her darbe önce demokrasiyi kesintiye uğratıyor ve onun geri döndürülmesi yıllar alıyor.

Elbette hemen her ihtilal de ülkeyi neredeyse bir asır geriletiyor.

Ekonomiyi, kalkınmayı, büyümeyi, gelişmeyi, dışa açılmayı sekteye uğratıyor.

Ülkemiz, askerin silah zoruyla memleket yönetme sevdasından çok çekti.

Onlara bu fırsatı vermeyecek güçlü yasal mekanizmaları kurmak zorundayız.

Aksi halde, Türkiye her darbede bir asır daha kaybeder.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X