Önceki gün Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi Türkiye’nin teknoloji tarihine geçecek önemli bir karara imza attı.
Gemlik Gençali’de üretilecek elektrikli milli otomobil fabrikasının üst ve alt ölçekli plan değişiklikleri mecliste grubu bulunan tüm siyasi partilerin oy birliğiyle geçti.
Buna ilişkin haberi dünkü gazetelerde okumuşsunuzdur.
İşte o karar Bursa’nın Gemlik’in ve Türkiye’nin tarihine yazıldı.
Gemlik’te kurulacak fabrika arazisi malumunuz önceden askeri alandı.
Bunun 1 milyon metrekaresi Cumhurbaşkanlığı kararıyla Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’na tahsis edilmişti.
Buna ilişkin 1/100.000, 1/25.000 , 1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan değişikliği kararları Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti gruplarının oy birliğiyle alındı.
Gelecekte bu karanın görüşüldüğü oturumun tutanakları tarih kitaplarında yer alacaktır.
Türkiye’nin çok istediği o proje için artık geri sayım da başlamış oldu.
Önümüzdeki mayıs ayında temel atıldıktan sonra fabrikanın kurulumunun da bir yılda tamamlanması hedefleniyor.
Bu açıdan yerli elektrikli otomobil üretimi için planlama kararlarında imzası bulunan hem Büyükşehir hem ilçe belediye başkanlarıyla hem de meclis üyeleri de böylece tarihe geçmiş oldular.
Büyükşehir Belediye Meclisi tarihi nitelikteki bu kararla Bursa’nın da projeye tam destek verdiğini göstermiş oldu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, otomobilin üretileceği Gemlik ilçesinin Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan ile siyasi parti gruplarının tüm üyeleri yerli ve milli otomobile kaldırdıkları parmaklarla katkı koyan isimler olarak anılacaklar.
Muhakkak ileride bu projenin öyküsü bir kitapta toplanacaktır.
Bursa’ya ilişkin bölümde Büyükşehir Belediye Meclisi de böylece silinmez harflerle kazınmış olacak.
İleride milli otomobil için açılacak müzede de bu karar gururla sergilenecektir.
Biz de heyecanla yerli, milli, Bursalı ve Gemlikli otomobilimizi pistlerde test etmeyi beklediğimizi belirtmek isteriz.
TOGG’un bu manada da büyük bir sorumluluk üstlendiğini vurgulamak gerekir.
Barbarlık bu olsa gerek
Türkiye’nin Avrupa’ya gitmek isteyen mültecilere sınır kapılarını açtığını ilan etmesinin ardından günlerdir televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler içimizi burkuyor.
Yunanistan’ın sınır kapılarında ve deniz ortasında mültecilere sergilediği tutum içler acısı.
İnsanlıktan nasibini almamış, uluslararası hukuku takmayan, barbarca göçmenleri öldüren Yunanistan’a kimse sesini çıkarmıyor.
Avrupa’ya geçmek isteyen iki göçmen Yunanistan sınırında vurularak öldürüldü.
Eğer bunu Türkiye yapmış olsaydı Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve tüm Avrupalı liderler ayağa kalkardı.
Deniz ortasında mülteci botlarını batıran, üzerilerine sahil güvenlik motorlarını süren, silah çeken Yunanlıları iyi tanıyoruz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda onları niçin denize döktüğü şimdi daha iyi anlaşılıyordur.
Yunanistan ne kadar direnirse dirensin, sınırında her geçen gün sayıları artan göçmen kitlesi karşısında çaresiz kalacaktır.
Kara ve denizden sınırları zorlayan mültecileri öninde sonunda kabul etmek zorunda kalacaktır.
Kaldı ki, göçmenlerin Yunanistan ve Bulgaristan gibi kendisini bile doyurmaktan aciz bu ülkelerde kalmak istemedikleri de biliniyor.
Buna rağmen göçmenlere sınırdaki sert müdahale karşılıksız bırakılmamalı.
Uluslararası toplumu bu konuda harekete geçirmek gerekiyor.
Türkiye’de kıllarına zarar gelmeyen mültecilerin, sınırın hemen dibinde Yunanistan güvenlik güçlerince öldürülmeleri kabul edilebilir bir durum değildir.
Uluslararası toplum artık bu barbarlığa son vermeli.
Halen İdlib üstünde jet uçuruyor
33 askerimizi birden şehit eden Suriye’nin katil Devlet Başkanı Beşşar Esad halen akıllanmamışa benziyor.
Ülkemizin geliştirdiği ve dünyanın şaşkınlıkla izlediği teknolojik saldırıdan ders almamış olan Esad’ın halen İdlib üzerinde jet uçurması akla ziyan.
İki uçağı ülkemizdeki F-16’lar tarafından sınırın ötesine bile geçmeden vurulan Esad’ın dün bir uçağı daha indirildi.
Demek ki, Suriye üzerinde F-16’larımız uçsa katil Esad kaçacak delik arayacak.
Korkudan belki de şu anda nerede olduğu belli değil.
Türkiye, silah sistemlerini geliştirdiği ve dışa bağımlılığını olabildiğince azalttığı sürece, Esad gibi katiller bulundukları inlerinden başlarını dahi çıkaramazlar.
Milli saldırı ve savunma sistemlerimizi geliştiren/kullanan mühendislerimizi ve askerlerimizi bu vesileyle bir kez daha kutluyoruz.