Türkiye deprem kuşağında bir ülke ve yapı stoğu çürük.

Milyonlarca konut ve işyerinin değişen ve gelişen inşaat teknolojilerine göre yenilenmesi gerekiyor.

1999 Körfez Depremi, Türkiye’ye büyük bir ders verdi ve yapılarını güçlendirmesi konusunda adeta ikazda bulundu.

Güçlendirme gereken betonerme binalar kadar bunların içinde ağırlıklı sanayi tesisleri olmak üzere çelik yapılar da var.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 35 yıl önce çıkarılmış çelik yapı mevzuatını günün gelişen inşaat teknolojilerine göre yenilenemek için düğmeye bastı.

Aslında dayanıklı yapılar konusunda Türkiye çok adımlar attı.

Ama yetmez.

İmar yönetmelikleri değişti.

Yapı Denetim Yasası çıkarıldı.

Deprem Afet Sigortası zorunlu hale getirildi.

Yargıçların, Türk Ceza Kanunu‘na yapılan eklemelerle, ruhsatsız bina inşaa edenlere hapis cezası vermeleri sağlandı.

Fakat, mevzuatta eksik ve açık yanlar da varmış ki, bakanlık bu konuda çok ortaklı bir taslak üzerinde çalışmalara başladı.

Türkiye’nin hemen her kentinde dayanıklı yapı stoku oluşturmak için atılan bu adımı önemsediğimizi belirtmek isteriz.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul Teknik Üniversitesi ile yürüttüğü ortak proje kapsamında, “Çelik Yapıların Tasarım ve Yapım Kuralları”nı yeniden belirleyecek bir yönetmelik üzerinde yoğunlaştı.

Bakanlık bu konuda mevzuat yenilemeye gerekçe olarak şunları belirlemiş:

“Sanayi tesisleri, yüksek katlı binalar ve özellik arz eden yapılar başta olmak üzere, çelik yapı sektörü yapım teknolojileri içerisindeki payını hızla arttırmaktadır. Hâlihazırda konuyla ilgili yürürlükteki tek tasarım standardı olan ve 1980 yılında yayımlanan TS 648 “Çelik Yapıların Hesap ve Yapım Kuralları” standardı, kullanılan hesap yöntemleri ve malzeme alanında dünyada meydana gelen gelişmelere karşı güncelliğini kaybetti.”

Son 20 yılda Türkiye ve dünyadaki inşaat teknolojileri öyle değişki ki, ayak uydurabilmek güçleşti.

Ülkelerin mevzuatları kısa sürede güncelliğini yitirdi.

Bakanlık açığını 35 yıl sonra fark edebilmiş olmalı ki, Türkiye’nin bu konuda otarite üniversitelerinden biri ile çalışma başlattı.

Yansımalarının olumlu olacağını düşünenlerdeniz.

Sadece bir üniversite ile sınırlı da kalmayacak.

Hazırlanan taslak mevzuat, diğer üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör temsilcilerinin ve odaların görüşüne de açıldı.

Sonrasında, çok taraflı ve ortaklı bir çalıştay ile nihai metin hazırlanmış olacak.

İleri yapım teknolojilerinin kullanımına izin verecek yeni yönetmelik böylece Türkiye’de kullanılır hale getirilecek.

Bütün bunlar, dünyanın çoktan kullandığı ve ülkemiz şartlarına da uyarlama amaçlı bir mevzuat yenileme çabaları.

Amaç belli.

Milli servet olarak kabul edilen tüm yapıların olası bir afet anında ayakta kalabilmesi, can ve mal kayıplarının önlenmesi.

Sonra, yine bakanlık verilerinden edindiğimiz bilgiye göre Türkiye çelik sektöründe de bir hayli mesafe almış ülke.

Örneğin, geçen yıl 18 milyon ton inşaat çeliği ihraç edilerek karşılığında 13 milyar dolarlık döviz girdisi sağlanmış.

Mevzuatın yenilenmesi çelik sektörünün gelişiminde de önemli bir katkı sağlayacak.

 

İlbank Nilüfer’de

 

Geçen yıl 30 Kasım‘da bu sütünlardan taşınacağını aktarmıştık.

Belediyelerin finans ofisi ve yatırım garantörü İller Bankası (İlbank) Bursa Bölge Müdürlüğü de artık Nilüferli oldu.

Banka kısa bir süre önce Orhaneli Yolu üzerindeki Mihraplı Plaza‘nın 4 katına kiracı olarak taşındı.

Fevzi Çakmak Caddesi üzerindeki Bölge Müdürlüğü binası ile sosyal tesisler ve lojmanların ise AVM, lüks konut yapılacağı söylentileri bitmiş değil.