Dün Türk ulusunun bağımsızlığını kazandığı büyük bayramdı.

Cumhuriyet Bayramı kentimizde, tüm yurtta ve dış temsilciliklerimizde coşkuyla kutlandı.

96 yıl önce bugün temelleri atılan cumhuriyet bir asra yakındır işbaşına gelen her yönetim tarafından gelişip büyütülüyor.

Şüphesiz, ulusların özgürlüğü ekonomik bağımsızlıklarıyla da doğrudan ilintilidir.

Eğer kendi kendinize yetemiyor, ekonomik manada başka ülkelerin katkısına ihtiyacınız var ise tam bağımsız bir ülke değilsinizdir.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti hemen her alanda kendine yeten bir ülke olma yolunda çaba sarf ediyor.

İthal ettiğimiz çok ürün var ama bu alanda epeyce de mesafe alındı.

Cumhuriyetin yokluklarla dolu ilk yıllarından bugünlere köprülerin altından çok sular aktı.

Zaman zaman kesintiye uğratılan demokrasimize rağmen Türkiye Cumhuriyeti dünyanın ilk on büyük ekonomisi arasına girme hedefine adım adım ilerliyor.

Daha dün gazetelerde sevindiğimiz bir haber gözümüze çarptı.

Dünyanın en büyüklerinden İstanbul Havalimanı bir yılda 252 bin uçağa ve 40 milyon yolcuya ulaşmış.

Bu veriler, sizce de Türkiye’nin büyüdüğünün bir işareti değil mi?

Bugün ülkemiz bir çok alanda kendi ürününü imal ediyor.

Savunma sanayimiz öyle gelişti ki, artık dört gözle milli savaş jetinin semalarımızda uçacağı tarihi bekliyoruz.

İmal ettiğimiz insansız silahlı/silahsız hava araçları terörle mücadeleye farklı bir boyut kattı.

Saldırı helikopterlerimiz ATAK’lar ve İHA’lar sayesinde bölücü teröristleri inlerinden kafalarını çıkaramaz hale getirdik.

Cumhuriyet tarihinde yapılanların 10-20 katı otoyollar, tüneller, köprüler, limanlar, barajlar, göletler, hızlı-hızsız trenler hizmete sunuldu.

Denizin dibinden geçirilen tünellerle kıtalar birbirine bağlandı.

İki yakası dev beton setlerle bağlanan dağların içine hidroelektrik santralleri kuruldu.

Kentlerimiz metro ve raylı sistem ağlarıyla tanıştı.

Kendi markamız olan yerli otomobil için de gün sayıyoruz.

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun hazırladığı yürüyen ilk prototip önümüzdeki ay Türk halkının beğenisine sunulacak.

Seri üretim için ise 2 yıl daha bekleyeceğiz. 

Sağlık alanında öyle hamleler yapıldı ki bugün gelişmiş dünya ülkeleri bile Türkiye’nin bunu nasıl başardığını tartışıyor.

Şehir hastaneleri modeli kimilerince eleştirilse de başlı başına bir araştırma ve tez konusu.

Sağlık hizmetlerinden ücretsiz faydalanma oranı ile dünyaya parmak ısırtıyoruz.

Belki bir Küba kadar olamadık ama ilaçlarımızı ve medikal ürünlerimizi de kendimiz üretmek için çalışıyoruz.

Eksiklerimize rağmen Türk halkının sağlık hizmetlerine ulaşım memnuniyet oranı yüzde 80’leri buldu.

Sosyal güvenlik alanındaki reformla birden çok kurum tek şemsiye altına toplandı.

SGK bugün büyüyen Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri oldu.

Polis, jandarma, zabıta ve diğer kamu kurumları öyle araç gereçle donatıldı ki, geçmişle kıyaslamak mümkün değil.

Eğitim alanında sistem tercihinde  sıkıntılar olsa da derslik sayısı bakımından Cumhuriyet tarihinin rekorları kırılıyor.

Bugün kimi il ve ilçelerde geçmişte 60’ları aşan öğrenci sayısı 15-20’lere kadar düştü.

Hızlı göç alan ve büyüyen kentlerde halen derslik açığı olsa da taşradaki sınıf, öğrenci ve öğretmen sayılarında  küçümsenemeyecek bir başarı söz konusu.

Türkiye’nin dört bir yanına üniversiteler açıldı.

Turizmde 70 milyon turist ve 70 milyar dolarlık gelir hedefine de koşar adımı ilerliyoruz.

Antalya bugün Türkiye’nin turizm cennetine dönüştü.

Ulaşımda uçağı tercih eden yurttaş sayımız beklenmedik ölçüde büyüdü.

Tabii ki, bütün bunlarda 2003’den bu yana işbaşında bulunan AK Parti hükümetlerinin katkısı büyük.

Öyle olduğu için de halk tarafından halen işbaşında tutuluyor.

Tabii ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin 96 yıldaki gelişiminde sandıkta yetki verilen her hükümetin katkısı oldu.

Bu ülke için çivi üstüne çivi çakan herkese şükran borçluyuz.

Çünkü; bizim gidebileceğimiz başka bir ülke yok.