İhsan Aydın
İhsan Aydın

Göç alan kentlerin değişmez kaderi kontrolsüz yapılaşma

Bursa, 70’ler sonrası hızlanan sanayileşme ve göçün ağır faturası ile karşı karşıya.

Sanayi bölgelerinin cazibesi ile Anadolu‘nun dört bir yanından göç alan kentimiz şimdilerde kontrolsüz ve çarpık yapılaşmanın bedelini ağır biçimde ödüyor.

Belediyelerimizin kontrolü kaçırdığı bu süreçte Bursa ovası başta olmak üzere kentin en değerli bölgeleri kaçak yapıların merkezi oldu.

Bugün buraları çağın gerektirdiği kentlerlere dönüştürmek için milyarlarca lira kaynak gerek.

Büyükşehir ve ilçe belediyelerimiz kaçak oluşan semtlerde dönüşüm projeleri uygulamakta zorlanıyor.

Çünkü; çok büyük mali kaynağa ihtiyaç var.

Sosyal donatı alansız bu bölgelerde kentsel dönüşüm projeleri uygulamakta zorlanılıyor.

Mahallesinde klasik yaşam süren ve altlı üstlü, çoluk çocuk müstakil konutunda oturan hemşerimizin evini yıkıp apartmana ikna etmek de büyük mesai ve ikna yeteneği güçlü, sağlam bir ekip istiyor.

Bursa‘nın kaçak oluşmuş semtlerinde kentsel dönüşüm projeleri uygulamak bu açıdan kolay görünmüyor. Kentin batısındaki Nilüfer‘de uygulanan dönüşüm projelerinin ise sadece adı dönüşüm olarak kaldı.

Zira buralarda 5-6 katlı apartmanların yerine 10-15 katlı dev bloklar dikildi.

Belediyelerimizin bugün kimi boş alanlarda uyguladığı projeleri ise dönüşüm projesi olarak adlandırmak da doğru bir tanım olmaz.

Buralara da artık o semtlerin gerçek sakinleri değil, modern konutlarda yaşamak isteyen başka semtlerden gelen hemşerilerimiz yerleşti.

Mahalle kültürünün ve komşuluk ilişkilerinin sürdüğü bitişik nizam konut adalarından apartmanlaşmaya geçişin hem sosyolojik hem de finansal sıkıntıları var.

Bitişik nizam konuttan, sokak kültüründen apartmana geçiş toplu yaşam düzenini de kabullenmeyi gerektiriyor.

Oysa, bireysel konutunda özgürce yaşayan hemşerimiz site kültürüne direniyor. Bu da komşuluk çatışmalarına yol açıyor.

Başka açıdan baktığımızda da 100 metrekarelik arsasının üstüne 4-5 kat kaçak daire atmış hemşerimize dönüşümde bir daire teklif etmek de sürecin en zorlayıcı yönünü oluşturuyor.

Bu yüzdendir Bursa‘da yıllardır konuşulan eski semtlerde kentsel dönüşüm bir türlü yapılamıyor.

 

Yerli oto ve Gemlik’in imar kontrolü 

Kaçak yapılaşma, hızlı sanayileşme ve göçle birlikte Bursa‘yı koca bir köye çevirdi.

Bu acı gerçekle bugün Gemlik ilçemiz de karşı karşıya.

Tamamı elektrikli yerli otomobilin üretim üssü için Gemlik‘in seçilmesine Bursalılar olarak hepimiz sevindik.

Ancak geçmişte Bursa‘nın karşı karşıya kaldığı ve bugün de çözmek için çabaladığı sıkıntıların benzerini Gemlik’in yaşaması kaçınılmaz.

Yerli otomobil fabrikasında çalışmak için kente göçecek vatandaşların iskan sorununa baştan devlet olarak el atmakta fayda var.

Aksi halde, vatandaş kendi konutunu kendi yapmaya kalktığında Gemlik‘te imar kontrolünü sağlamak güç olacaktır.

Bunu ilçe belediyesinin kendi imkanlarıyla ve kadrolarıyla kontrol altına alması da kolay olmaz.

Olaya bakanlık olarak el atmanın faydalı olacağını düşünüyoruz.

Örneğin; yerli otonun Gemlik’e getireceği konut yükünü Çevre ve Şehircilik Bakanlığı almalı.

Şimdiden bunun için ilçede yeni konutlar inşaa etmeli.

Yapılaşma kontrolü de ilçe belediyesi, Büyükşehir ve bakanlıkça müşterek sağlanmalı.

Bu yapılamazsa Bursa‘nın yaşadığı o süreç Gemlik‘te de tekrarlanır.

Körfez’in incisi Gemlik çirkin yapılaşmaya kurban gitmeden tedbir alınmalı.

 

Kolluk güçlerimiz işini gücünü bırakıp maskesiz sorumsuz mu kovalayacak?

Televizyon ekranlarında ve sosyal medyada izlediğimiz görüntüler maalesef aramızda ne kadar sorumsuz insanların bulunduğunu gösteriyor.

Polis, jandarma, zabıta gerçek işlerini bırakmış, pandami döneminde maske takmayan, karantinadan kaçıp topluma karışan sorumsuz yurttaşla uğraşmaktan bıktı. Keza bu durum İl Sağlık Müdürlüğü‘nün filyasyon ekiplerinin yükünü de artırıyor.

Bir de yasa gereği işlem yapılmaya kalkıldığında ortalığı ayağa kaldırıp kıyamet koparıyorlar.

Artık maske takmak ülke genelinde zorunlu hale geldi.

Maskesiz sokakta dolaşmanın başka yurttaşı da riske atmak olduğunu anlamayanlar polis işlem yapmaya kalkınca direniyor, cezadan yırtacağını sanıyor.

Bu mücadele toplumsal bilinçle başarıya ulaşır. Yasaklar elbet olacak ama toplumsal kontrol de şart.

Sokakta, araçta, çarşıda maskesiz dolaşanlara uygun lisanla müdahale etmediğimiz sürece bunu sadece kolluk güçlerinden beklemek de doğru olmaz.

Ülke olarak bu illetten kurtulmanın yolu, belirlenen kurallara uymaktan geçiyor.

Maske, mesafe ve temizlik herkesin kolaylıkla yapabileceği şeyler.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X