Kentlerimizin hava kalitesi keşke, Uludağ‘ın kar beyazı gibi pırıl pırıl olabilse.

Keşke, ihracat rekoru kıran kentimizde hem sanayi merkezi olup hem de bu kalitede berrak bir havayı soluyabilsek.

Ama ikisi bir arada olmuyor maalesef.

Haftasonu sosyal medyada gözümüze takıldı.

Dünyaca ünlü çevre aktivisti Greenpeace‘in Türkiye ofisi, Instagram’dan sponsorlu olarak Bursa‘nın hava kalitesine ilişkin bir veri paylaşımında bulundu.

Bursa‘nın 44 birim değerlik hava kalitesini, ‘sağlıksız‘ diye ifşa eden örgütün bu girişimi akıllarda soru işareti bıraktı.

2017 yılında Türkiye‘de hava kirliliğinin en fazla can aldığı üç ilden birinin Bursa olduğu ileri sürülen paylaşımın bağlantı linkinde, ülkemizin ulusal hava kalitesinin belirleyen bir sınır değer düzenlemesi olmaması da eleştiriliyor.

Bursa gibi diğer kentlerin de hava kalitesi de verilen linkte görülebililiyor.

Bursa‘nın ‘öldürücü bir hava kalitesine’ sahip kent ilan edilmesinin ardında acaba siyasi bir saik olabilir mi?

AK Parti‘nin bugün elinde kalan çok nüfuslu şehirlerinden en büyüğü Bursa.

31 Mart yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul gibi büyük kentler muhalafetin eline geçti.

Acaba, Bursa ölçeğinden yola çıkarak AK Parti‘yi buradan yıpratma hedeflenmiş olabilir mi?

Kentlerin havasıyla meşgul olan bu örgüt, yıllardır sol ve bölücü partilerin elindeki kentlerin su kalitesi ve sağlığı ile de ilgilenmiş midir?

Örneğin; aynı şekilde yapacağı ölçümle söz gelimi,  ‘falan şehrin suyu, altyapısı sağlıksızdır‘ diyebilecek mi?

Öteden beri, işbaşındaki iktidarlarla mücadele içindeki bu örgütün Bursa‘nın hava kalitesine dönük paylaşımlarına doğrusu, çevrecilik, iyi niyet ve gerçekten insan sağlığı endişesiyle yapılmış çalışmalar olarak bakamıyoruz.

Açıkcası, arkasında siyasi bir üst akıl ve gizli ajanda olduğunu düşünmeden de edemiyoruz.

Temiz hava elbette her canlının en doğal hakkı.

Fakat, toplumu endişelendirecek ve paniğe sevk edecek bu paylaşımı, üstelik, paralı sosyal medya reklamı yapılarak verilmesinde de başka maksatlar olduğunu düşünüyoruz.

 

Eski başkan, istasyon ismi değişimini doğru bulmuyor

 

Bursaray‘ın Demirtaşpaşa İstasyonu adının ‘Çarşıbaşı‘ olarak değiştirilmesini içeren Ulaşım Daire Başkanlığı teklifini gündemine alan Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin bu girişimine itiraz geldi.

Konuya ilişkin makalemiz üzerine telefonla arayan Bursa Büyükşehir Belediyesi önceki dönem başkanı Recep Altepe değişiklik girişiminin doğru olmadığını söyledi.

Bursa’da ‘Çarşıbaşı‘ diye bir semt olmadığını ifade eden Altepe, tarihi bölgenin istasyon isminin bu öneriyle değişikliğinin gündeme gelmesini yanlış bulduğunu, illa değişiklik olacaksa bile, tarihi bölgenin 700 yıllık geçmişe sahip Hanlar Bölgesi, Abdal, Ördekli gibi semtlerinin isimlerinin verilebileceğini ifade etti.

Altepe, kendi dönemlerinde de istasyon ismi değişiklikleri yaptıklarını ancak bunların semt isimleri ilave etmek şeklinde gerçekleştiğini sözlerine ekledi.

Bilindiği gibi Bursaray‘ın Demirtaşpaşa İstasyonu‘nun isim değişikliği teklifi Büyükşehir Belediye Meclisi‘nin geçen haftaki oturumunda Ulaşım Komisyonu‘na havale edilmişti. Komisyon’un hazırlayacağı rapor sonraki oturumlarda ele alınacak.

Uludağ‘ının arka yüzündeki Dağ ilçelerinin sivil toplum örgütü sayısı artıyor.

Bursa merkezde, DAĞ-DER, DAĞSİAD, Hüdavendigar Yörük Türkmen Dernekleri Federasyonu, Bursa Uludağ Yörük Türkmen Dernekleri Federasyonu ve onlarca köy ve kadın dernekleriyle sosyal yardım platformları bulunan Orhaneli, Keles, Büyükorhan ve Harmancık ilçelerinin bir STK‘sı daha oldu.

Kısa adı DEKAV olan, Dağ Yöresi Eğitim Kalkınma ve Araştırma Vakfı kuruldu.

Öncülüğünü Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kaya’nın yaptığı vakıf, 30 kurucunun maddi katkısıyla faaliyete geçti.

Vakfın kurucuları arasında bölgenin kimi sanayici ve iş adamlarıyla yörenin Bursa‘daki en büyük STK’sı DAĞ-DER de var.

Vakfın, ağırlıklı olarak bölge çocuklarının eğitimine burs sağlama amaçlı kurulduğunu öğrendik.

Bundan böyle DAĞ-DER‘in burs ve sosyal yardım faaliyetlerini vakfın üstleneceği dillendiriliyor.