Hep böyle olmadı mı?

Bosna’da, Saraybosna’da,Kuzey Kıbrıs’ta Magosa’da, Maraş’ta Filistin’de, Gazze’de, Batı Şeria’da, Suriye’de, Irak’ta Bağdat’ta, Libya’da daha akla gelmeyen onca Müslüman topraklarında akan kana hep seyirciydiler. Milyonlarca insanının kıyımını izlediler.

Müslüman iseniz, onların ırkından, dininden değilseniz, üzerinize atom bombası atsalar dahi sesleri çıkmayacak.

Medeni dünyanın uluslararası örgütleri Azerbaycan‘daki Ermeni katliamına seyirci kalmayı seçiyor.

İşgalci Ermenistan, Dağlık Karabağ topraklarında Türk İHA ve SİHA‘ları karşısında bozguna uğradıkça hırçınlaşıyor ve Azerbaycan topraklarındaki sivil yerleşimleri Rus füzeleriyle vuruyor.

Dün akşam televizyon kanallarını izlerken içimiz burkuldu.

Azeri bebeklerin cansız bedenleri enkaz altından çıkarıldıkça kurtarma ekiplerinin gözleri yaşlandı.

Enkazdaki oyuncaklar, kitap ve defterleri gördükçe masum sivillere yapılan katliamı biz de gözyaşlarıyla izledik.

Savaş suçu işleyen haydut Ermenistan‘a Birleşmiş Milletler‘den, Avrupa Birliği‘nden en ufak bir tepki yok.

Sivilleri katleden, bebekleri öldüren Ermenistan‘a tepki verilmedikçe, katliam sürüp gidecek gibi görünüyor.

Azerbaycan 30 yıldır işgal edilmiş topraklarını bir bir geri aldıkça Ermeniler tıpkı geçmişte Hocalı‘da yaptıkları gibi katliama kalkıştı.

Bu çırpınış boşa değil.

İşgal ettiği Türk toprakları elinden gidiyor. Azeri Ordusu, silah araç ve gereçlerini dahi cephede bırakıp kaçan Ermenileri ağır bir yenilgiye uğrattı.

Cephede Türk silah teknolojisi karışısında varlık gösteremeyen Ermenistan Azerbaycan kentlerindeki sivil yerleşimleri vurarak intikam alma peşinde.

Onlarca masum, savunmasız insanın başına füze yağdıran bu hayduta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi‘nden anlayacağı dilden bir yanıt gelmedikçe katliama devam edecek.

Türkler elbet bir gün, hava savunma sistemlerini de yaparak bebek katili Ermenistan‘ı dize getirecek teknolojiye sahip olacaktır.

O günlerin çok uzak olmadığını düşünüyoruz.

Adı, tabelası, görkemli lokalleri olup hiçbir faaliyeti bulunmayan öyle sivil toplu örgütleri var ki, saymakla bitmez.

Ama size bahsedeceğim STK öyle bir dernek değil.

Önceki gün Olay Medya‘ya hayırlı olsun ziyaretine gelen AK Parti Osmangazi İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Arı aynı zamanda Bursa’da örgütlü, Harmancık ilçemize bağlı İshaklar Mahallesi‘nin Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı. Yardımcısı Hasan Hüseyin Yılmaz ile ziyaretimize gelen Arı’ya neler yaptıklarını sorduk.

Meğer bu STK’mız kuruluş öncesi ve sonrasında tamamen eğitime desteğe odaklanmış.

Başkan, “Derneğimizin destek bursları ile okuyup ülkemizin değişik yörelerinde hayata atılmış 45 mezununuz var. Doktorundan mühendisine, öğretmeninden psikoloğuna varıncaya kadar destek olduğumuz çocuklarımızla gurur duyuyoruz. Halen de 10 öğrencimizin hesaplarına her ay 250’şer lira yatırıyoruz” diye konuştu.

Başkan’a bütün bunlar için kaynağı nasıl bulduklarını sorduk.

Tamamen köylülerinin, dostlarının katkısı ile para temin ettiklerini, burs ödemelerinde bugüne dek hiç sıkıntı çekmediklerini söyledi.

Ayrıca, gönüllü üyelerine dağıttıkları kumbaralarda da yılboyu küçük bozuk paralar biriktirilerek burs fonuna aktardıklarını vurguladı.

Küçük bir köy STK‘sı yılda 20 bin lira burs veriyor. Ne mutlu onlara.

Başkan Arı bunun dışında Yunuseli‘nde bir arsaları bulunduğunu,arsayı biraz daha büyütüp daha çok çocuk okutmak için gelir getirici bir yer inşaa etmeyi planladıklarını da ifade etti.

Diğer derneklere örnek olan bu STK’mızı ve yöneticilerini kutluyoruz. Toplumsal dayanışmaya küçük, güzel bir örnek.

Bugün kimi siyasi liderlerin, politika yapma uğruna, “Suriye’de, Libya’da, Filistin’de, Somali’de ne işimiz var” dediklerini biliyoruz.

Oysa ecdad geçmişte hep oralardaymış.

Bizde onların torunları olarak oralarda bulunmak zorundayız.

Bize umut bağlamış topraklara, kardeşlerimize sırtımızı dönemeyiz. Kulağımızı tıkayamayız. Gözlerimizi kapatamayız.

Dönersek, kapatırsak ecdadımızın kemiklerini sızlatırız.

Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Celil Bozkurt Bursalı bir tarih araştırmacısı.

Bu alanda yayınlanmış eserleri var. Şimdi onlara bir yenisini daha ekledi.

Kitapta, 1938-1939 arasında İngiliz mandası altında Arap-Yahudi çatışmalarına ilişkin mektuplara yer veriliyor.

Celil Bozkurt Hocamızı bir kez daha tebrik ediyoruz.

Kitabıyla, yakın coğrafyamızda din bağımız olan kardeşlerimizin geçmişte de yaşadıkları acılara dikkat çekmiş.

Halen Yahudi işgali altındaki Filistin topraklarının, kutsal mabed Mescid-i Aksa‘nın özgürleşmesine bir nebze olsun katkısı olur umarım.