Türkiye geçtiğimiz Temmuz ayından bu yana Doğu ve Güneydoğu Anadolu‘dan gelen şehit haberleri, patlama ve saldırılarla sarsıldı.
Terör batıdaki kentlerimize de sıçradı.
Gün geçmiyor ki, bölücülerin mesken tuttuğu yerleşimlerden şehit haberi gelmesin.
Dün de 8 askerimizi daha teröre kurban verdik.
AB‘nin vize serbesti için şart koştuğu Terörle Mücadele Kanunu‘ndaki değişiklik talebine niçin karşı çıkıldığı şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Peki, Avrupa Birliği terör ve terörist için yasaların esnetilmesini niye istiyor?
Derdi acaba sadece Türkiye’nin demokrasisini mi geliştirmek?
Sanmıyoruz.
Zaten yarım asırdır bu gerekçeyle kapıda bekletiyorlar.
Bundan sonra AB‘ye alacakları meçhul.
Vize serbestini vermemek için şimdi ellerine başka bir koz geçmiş oldu.
Türkiye’nin buna yanaşmayacağı da ortada.
Her gün bir şehrinde, ilçesinde patlamaların olduğu, askerlerin şehit düştüğü, kamu binalarının yakılıp yıkıldığı Türkiye’den terörle mücadeleyi sekteye uğratacak yasal yumşamalar istemek abesle iştigaldir.
Türkiye AB’ye anlayacağı dilden restini çekti.
Bugüne dek zaten her AB ülkesinin sınırında Türklere ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmadılar mı?
Bundan sonra da aynı işlem devam eder.
Türkiye’nin de elinde şimdi başka koz var.
Suriyeli mültecilerin Yunan adalarına geçişini Türkiye de görmezden gelecektir.
Karşılıklı kartlar açıldı.
Restler çekildi.
Bakalım bu işin sonu nereye varacak?
İki tarafın da kazançlı çıkacağı söylenemez.
Bu restleşme yaşanırken, Türkiye, Avrupa Birliği’ni kızdıracak başka bir adım daha atıyor.
Terör ve teröriste lojistik destek sağlayan ve hendekçiliğe kalkan belediye başkanları ve meclislerini tasfiye için de yeni bir girişim söz konusu.
Dün gazetelerde okuduk.
AK Parti‘nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, gerçekleştirecekleri yeni yasal düzenleme hakkında ipuçları vermiş.
Özhaseki, teröre destek veren belediye başkanları ve belediye meclisleri için radikal tedbirler almaya hazırlandıklarını dillendirmiş.
Yani, terörste yardım ve yataklıktan açığa alınan belediye başkanları bir daha o koltuğu göremeyecekler.
Belediye meclisleri de feshedilecek..
Yasal düzenleme konusunda metin bile hazırlanmış.
Yine Özhaseki’ni açıklamalarından görüyoruz ki, teröriste destek verdiği için görevden el çektirilen ve tutuklanan belediye başkanlarının başkanlıklarıyla belediye meclis üyelerikleri de düşecek.
Görevden alınan belediye başkanlarının yerine illerde vali, büyükşehirlerde ise İçişleri Bakanlığı atama yapacak.
Demokrasinin ruhuna aykırı gibi görünse de, bölgedeki kentlerde kamu düzeninin yeniden tesisi için bunun gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Sinyallerini zaten bir süre önce İçişleri Bakanı Efkan Ala vermişti.
6360 Sayılı Bütünşehir kanunu ile İl Özel İdareleri ve diğer belediye kanunlarında revizyona gideceklerini vurgulamıştı.
Şimdi o adımların geldiğini görüyoruz.
Yani, kamu düzenini yeniden kurmak için hendekçiler tasfiye edilecek.
Yerel demokrasi geçici süreliğine askıya alınacak.
Görevden el çektirilenlerin yerine ilçe ve illerin ileri gelenlerinden belediye başkanı ve meclis üyesi ataması yapılacak.
Amaç, dağdan şehirlere inen teröristle yerel yönetimler arasındaki bağı koparmak.
Bu girişimin bile AB’yi çileden çıkaracağını ve Türkiye’ye yeni uyarıların yapılacağını düşünüyoruz.
Kendi ülkelerindeki patlamalar için başkentlerinin sokaklarına asker indiren, yaşamı zorlaştıran AB ülkelerinin, Türkiye’den demokrasiyi bahane ederek teröre hoşgörü göstermesi beklenemez.