Öyle müsamaha gösterilmişti ki, kabullenmek mümkün değildi.

Öyle suçlar işlediler ki, sabretmek güçtü.

İş makinelerini teröristlere hendek kazdırmaya tahsis ederek, emirlerindeki devlete ait araç gereçle bombalı tuzak taşıyacak kadar öteye gittiler.

Devlet devletliğini hissetirtmekte çok geç kalmıştı.

Bunu bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dünkü açıklamalarıyla da teyit etti.

Çünkü, kendisi de belediye başkanlığından gelme bir isimdi.

Batı kentlerinde bir belediyenin böylesi suçlara bulaşması aklımızın ucundan bile geçmez.

Ama Doğu ve Güneydoğu‘da bu işe bulaşanlara kimse ses çıkarmıyordu.

Müdahele edilmedikçe şımardılar, haddi aştılar, devlete, millete, Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa tuttular.

Devlet de Avrupa Birliği sıkıştırır diye üzerine gitmedi.

Sonuçta OHAL yetkisiyle çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararname ile çoğu HDP‘li 28 belediyeye bayram öncesi kayyum atandı.

Halkın demokratik tercihlerine saygı için göz yumulan yasadışı eylemlerin artık bu 28 belediyede tekrarlanması mümkün değil.

Görevini bırakıp teröre lojistik destek sağlayan, hatta çekinmeden belediye bütçesinden terör örgütüne kaynak aktaranların elinden hiç alınamayacak sanılan yetkiler alındı.Bir bakıma, 28 belediye millileştirildi.

Kimse bunu halk iradesine darbe olarak değerlendirmemeli.

Halk size idaresini teslim ederken, suç işleme yetkisini de beraberinde vermiyor.

Adam gibi duran, seçildiği halkına hizmet götüren, yasadışı işlere bulaşmayan, kimlikçilik peşine düşmeyen belediye ve belediye başkanlarına devletin bir şey yaptığı var mı?

İkisi il olmak üzere 28 belediyede artık Türk bayrakları dalgalanmaya başladı.

Çok dilli belediyecilik saçmalığıyla neredeyse Türkçe‘yi tabela ve uygulamalarında kullanmaz hale getirenlerin fantazileri sona erdirildi.

Kayyum atanan 28 belediyenin Türkçe olmayan tabelaları söküldü.

Bina cephelerine Türk bayrakları asıldı.

Önceki gün devletin bu girişimine karşı sosyal paylaşım sitesinde bir tag açıldı.

“Kayyum darbedir” başlığıyla açılan hesaba öyle ipsiz sapsız yorum yapanlar vardı ki, bu memleketin bunca haine rağmen nasıl ayakta kaldığının da bir işaretiydi.

Evet kayyum darbedir.

Kayyum, milletin iradesini Kandil‘e peşkeş çeken belediye başkanlarına ve siyasilere darbedir.

Kayyum, devletin resmi dil olarak belirlediği Türkçe tabelalarını belediyelerden söküp atan seçilmiş hainlere vurulmuş darbedir.

Kayyum, devlet kaynaklarını teröristlere aktaran kimlikçi sözde belediye başkanlarına bir darbedir.

Kayyum, vatandaşına hizmeti unutan, araçlarında teröröst taşıyan bölücü örgüt paçavrası asanlara indirilmiş güçlü bir devlet darbesidir.

Kayyum, ‘özyönetim’ safsatasına kalkışanlara indirilmiş şamardır.

Ya belediye yasalarının emrettiği görevleri yapar ya da böyle yaka paça belediyeden atılıp, koltuğunuzu tıpış tıpış devletin görevlendirdiği isimlere teslim edersiniz.

Basit sokak ağızıyla milleti isyana teşvik edenlere de çok yakında hukuk darbesi inecektir.

Kaldı ki, kayyuma tepki için milleti sokağa çağıranlar da umduğunu bulamadı.

Çünkü bu bölgede yaşayan yurttaşlarımız çağdaş belediyecilik hizmetlerinden mahrumdu.

Ne yolu yol ne suyu su ne de belediyeciliği belediyecilikti.

Başbakan Binali Yıldırım dün 28 kayyumlu belediyeye yenilerinin de katılacağını açıkladı.

Hiç durmamak gerek.

Kim suça bulaşmışsa, oraya gerçek hizmeti götürecek isimler atanmalı.

Bir de Türkiye’de misafir konumdaki yabancı misyon şefleri bu işlere burnunu sokmamalı.

Yoksa, biz de onların ‘istenmeyen adam’ ilan edilmelerinden endişe edeceğiz.