Yıllar evvel plancılarımız bir hata etmiş. Bugün bunu itiraf eden şehir plancılarımız, mimarlarımız, mühendislerimiz var.
Ecdadın, bugün bile gelişen teknolojiye rağmen kopyasını dahi yapamadığımız tarihi mirasını bir set gibi beton kütlelerle perdelemişiz.
Yetmemiş, o çirkin apartmandan bozma kamu binasını tescilleyerek adeta ‘yıkılamaz’ kalkanı ile de koruma altına almışız.
Allah aşkına, Cemal Nadir Caddesi‘nden geçerken perde arkasında kalan eski Merkez Bankası binasına bir daha bakın.
Orayı ilelebet korusanız, hangi tarihi özelliği ile övüneceksiniz?
Ne diye övüneceğiz o heyula beton yapıyla?
Bize göre ne bir tarihi niteliği var ne de gelecek kuşaklara övünerek taşımak isteyeceğimiz mimari zenginliğe sahip.
Yıkılsa, ortadan kaldırılsa ne olur?
Kıyamet mi kopar?
Zaten yıkılma tehlikesi olduğunu, binanın beton taşıyıcılarının statik ömrünü doldurduğunu bizzat mühendislerimiz rapor etmiş.
Merkez Bankası da durumun farkında ki, seneler önce Merinos‘ta kendisine yeni bir bina yapıp burayı terk etmiş.
Şimdi bizim Anıtlar Kurulu, o rapora rağmen buranın yıkılsa bile aynısının yapılmasına hükmetmiş.
Yani, plancılarımızın 60 yıllık eski hatasının sürmesini, tarihi perdeleyen, hanlarımızın önüne set çekilen Merkez Bankası binasının aynen yenisinin yapılmasına karar vermiş.
Çünkü; binanın ekonomik ve statik ömrünün dolduğunu onlar da biliyor.
‘Yıkılsın ama röleveleri alınarak aynen yapılsın’ diyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş orayı yıkmakta kararlı.
Fakat bizim Akademik Meslek Oadalarının zaman zaman, ‘istemezük‘ halleri tepreşiyor.
Duyduk ki, bu işe yine sol damarları kabaran Bursa‘daki kimi meslek odaları karşı çıkıyor.
Eğer bunu sırf AK Partili Bursa Büyükşehir Belediyesi‘ne muhalafet olsun diye yapıyorlarsa, ecdadın bıraktığı o güzelim eserlerin daha uzun yıllar perdelenmesini istiyorlar demek ki.
Teknik olarak bu işin savunulacak neresi var?
Erken cumhuriyet dönemi yapısı diyerek, Bursa‘nın o çirkin beton kütlesini savunmak bu şehre hizmet midir?
60 yıl önceki hatada ısrar niye?
Geçenlerde, Bursa Büyükşehir Belediyesi‘nin kentimizdeki tarihi eserlerini günyüzüne çıkarma çalışmalarını konuşurken, bu işlere kafa yoran ve karar mekanizmalarında görev yapmış bir dostumuz, “60 yıl önce o bina ve devamındaki binalar yapılırken bir mimari katliam olmuş, tarihi miras ve silüet düşünülmemiş. Şimdi yeniden hatada ısrar edilmemeli. O bina ve hanları kapatan yapıların tümü yıkılmalı” dedi.
Bursalıların da ağırlıklı böyle düşündüklerini tahmin ediyoruz.
Çarşı’yı, tarihi hanları ortaya çıkaracak projeye hazır Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da destek verirken o fırsat kaçmamalı.
Dostumuz ayrıca, “Tarihinden ve yapılarından utanan bir zihniyet perde çekerek aslını saklamaya çalışmış. O perde sökülüp atılmalı. Kurul eski Merkez Bankası’nın tescilli yapı statüsünü kaldırmalı” ifadelerini de kullandı.
Doğru söze ne gerek?
Referandumla Bursalılara sorulsun
Eski Merkez Bankası binasının tescilli, korunması gereken yapı statüsünün devam edip etmeyeceği Bursalılara sorulsa ne olur?
Öyle tahmin ediyoruz ki, bu kenti seven, ecdadının bıraktığı tarihi eserlerle övünen ve onların perdelenmesine gönlü razı olmayan hemşerilerimizin çoğunluğu tescilin kaldırılmasını isteyecek, o binanın yıkıldıktan sonra aynısının yeniden oraya yapılmasını reddedecektir. Nitekim bu konuda CHP’nin Büyükşehir Belediye Meclis Grubu’nda da fikir ayrılıkları oluşmuştur.
Artık dijital çağda yaşıyoruz. Büyükşehir Belediyemiz güvenilir, gerekirse noter huzurunda yapacağı elektronik referandumla Anıtlar Kurulu’nun elini güçlendirir.
Hemşerilerimiz o yapının geleceği için ellerindeki telefonlardan oy kullanabilir.
Bunun güvenilirliği için gerekirse tarafsız bir heyet oluşturulabilir.
Anıtlar Kurulu da eminiz çıkan sonucu dikkate alıp 60 yıl öne yapılmış hatayı düzletecektir.
Tarihi perdeleyen o kütlenin yeniden birebir aynısının Çarşıbaşı‘na yapılmasına izin vermeyecektir.
Bu yönde çıkacak sonuca rağmen odalar kararı idari mahkemeye taşırsa, yargıçlar da herhalde Bursalıların talebini göz ardı etmeyecektir.