Bir yanda yemyeşil bir tabiat diğer yanda toprak altında çıkarılmayı bekleyen cevher.
İkisi de yaşamın devamlılığı için gerekli. Ancak öncelik konusu öteden beri tartışılıyor.
Efendim, izin öncesi, Keles’in peyniri ve süt ürünleriyle meşhur mahallesi Sorgun arazilerine açılmak istenen mermer ocağına bölgeden gelen tepkileri sütunlara taşımıştık.
Şimdi yeni gelişmeler var. Konu yargıya intikal ediyor.
Bursa Valiliği’ne bağlı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, o ocağa mevzuat gereği kısa adı ÇED olan, Çevresel Ekti Değerlendirme raporu vermeye gerek görmedi. Durumu da Keles Kaymakamlığı’na tebliğ etti. Keles Kaymakamı Kübra Teymur da kararı yurttaşlara duyurdu.
Baştan bu yana mermer ocağının arazilerini tahrip edeceğini düşünen köylüler şimdi Bursa Valiliği’ni mahkemeye verdi ve kararı iptal ettirmek için harekete geçti.
Dün Sorgun Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Muharrem Ulutaş arayıp şunları söyledi:
“Bölgedeki Sorgun, Kocakovacık, Düvenli ve Hereke mahallelerinde yaşayan yurttaşlar olarak avukatımıza vekalet verip, kutsal mücadeleye başlattık. İnşallah devamı gelecek. Elimizden gelen bütün mücadeleyi vereceğiz saklı cenneti korumak için. Eski bir Bursa milletvekiline ait ormancılık şirketinin biri Valilik’ten ÇED’e gerek görmeyen kararı çıkarttı. Biz de iptali için hukuksal mücadeleyi başlattık. Elimize raporlar gelir gelmez davayı açtık. Şu an vekalet veriyoruz. 100’e yakın kişi vekalet verdi, sayı her geçen gün artıyor.”
Köyün dernek başkanının görüşü böyle.
Vatandaş suyu, toprağı ve havayı kirleteceği için mermer ocağını istemiyor, ancak devlet izni vermiş.
Hukuk nasıl bir karar verecek bilmiyoruz ama yörede istenilmeyen bir işten hayır geleceğini de düşünmüyoruz.
Yol yakınken vazgeçilebilir mi?
O da mümkün.
Şirket sahip ve yöneticilerinin o mümbit topraklara bakıp, ellerini vicdanlarına koymaları gerekiyor.
Aşılamada yeni model ve Bursa’nın rakamları
Normalleşmenin hayatımıza kattığı konfor ve özgürlüğü özlemedik değil.
Aylarca kısıtlama ve yasaklarla beraberdik.
Artık 1 Temmuz’dan bu yana kısıtlamalar büyük ölçüde kalktı, normal yaşam başladı.
Normalleşmeyi getiren unsurların başında aşı geliyor.
Aşılama rakamları arttıkça toplumsal bağışılık da yükseliyor. Dolayısıyla bu da vaka ve ölüm sayılarına olumlu manada yansıyor.
Türkiye’deki aşılama rakamları 54 milyona dayandı.
İki doz birden hesaplandığında, neredeyse nüfusun yarısı aşılandı.
Sağlık Bakanlığı aşılamada illeri yarıştırmak için yeni bir bilgi paylaşma modeline gitti.
18 yaşüstü nüfusun aşılama oranları bakımında illerin verilerine bakıldığında çok kötü durumda değiliz.
Bursa 18 yaşüstü aşılamada yüzde 60’larda gözüküyor. İlimizde bu oran yüzde 70’lere çıktığında toplumsal bağışıklığa erişilmiş olacak.
Bursa’da dün akşam saatleri itibariyle toplam aşı sayısı 2 milyon 70 bine dayandı. Birinci doz aşıyı alanların sayısı ise 1 milyon 425 bini aştı.
Rakamlar gelecek adına umutlarımızı çoğaltıyor. 3,1 milyon nüfuslu kentimizdeki aşılanan yurttaş sayısına bakıldığında neredeyse sokaktaki her iki kişiden birinin aşılandığını işaret ediyor.
Aşılama sayılarını artırırsak, yazı ve devamındaki kışı daha güvende geçirebiliriz.
Bu amaçla, halen tereddüt yaşayanlarımızın da bir an evvel aşı olup, hem kendilerini hem toplum sağlığını düşünmelerinde fayda var.
Pazar yasağı kalktı üretici aracısız pazarına kavuştu
Üreticinin aracıyı devre dışı bırakarak direk tüketici ile buluşmasını sağlamak bize göre çiftçimize yapılan en büyük hizmetlerden biri.
Osmangazi Belediyesi Çarşambapark’taki katlı pazar alanın bu amaçla pazar günleri üreticilere, yani köylülerimize tahsis etmişti. Ancak pandemi yasakları kapsamında o pazar yeri pazar günleri açılamıyordu.
Neyse ki, normalleşme ile birlikte pazar sokağa çıkma yasağı kalktı ve üretici yeniden tüketici ile aracısız buluşmaya başladı.
Bursa’da bu pazarların sayısı artmalı. Aracıların insafsız kazançlarının önünü kesmek için belediyelerimiz daha çok bu projelere ağırlık vermeli.
Fakat iyi bir denetim de olmalı. Gerçekten üretici olanlar tespit edilmeli, ticaret yapacaklar buralara asla sokulmamalı.
Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’ın bu projesinin çiftçide ve üreticide karşılık bulduğunu görüyoruz.
Bursa’nın hangi ilçesinden olursa olsun, gerçek üreticiler burada ürünlerini gönül rahatlığıyla satabiliyor. Tüketiciler ise en taze ürünü, kabzımal ve pazarcıya gidecek parayı üreticiye bırakarak, direk köylüden satın alma avantajını kullanıyor.
Bölgede yaşayan, hatta diğer ilçelerde oturan bir çok tanıdığımızın pazar alışverişini buradan yapmayı tercih ettiklerini de biliyoruz.