İhsan Aydın
İhsan Aydın

Normalleşmeye hazır mıyız?

Köşe Yazısını Dinle

Kısıtlamalar, yasaklar hepimizi bunalttı. Biliyoruz, havaların ısındığı, baharın bütün güzelliklerini sere serpe doğaya bahşettiği bir ortamda evde kalmak zor.

Hele hele, bu havalarda çocukları evde tutabilmek başlı başına bir sorun.

Fakat, şunu iyi biliyoruz ki, bütün bu tam kapanmanın sonunda rahata ulaşma, özgürlüklere kavuşma var.

Bu nedenle aylardır sabrediyoruz.

Sabrın sonunun selamet olduğunu telkin eder hep atalar.

Biz de sabrettik ve artık bayram sonrası kademeli, kontrollü normalleşmeyi bekliyoruz.

Kademeli normalleşmenin ipuçlarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki akşam verdi.

Elbette, normalleşmeden maksat yeniden eski düzene geçiş değil. Yine virüse karşı dikkatli olmak durumundayız. Yine maske ve mesafeye, hijyene olağanüstü bir özen göstermemiz gerekiyor. Buna zorunlu olduğumuzu artık kabullendik.

Çünkü; etrafımızdan çokça yakınımızı, sevdiğimizi kaybettik. Virüsün hayatlarımızda bıraktığı olumsuz izleri silmek kolay olmayacak.

Olabildiğince bulaş zincirini kırarak devletin yürüttüğü mücadeleye biz de katkı vereceğiz. Şimdiye dek o katkıyı verdik. Sorumsuzları bir kenara bırakırsak, alınmış tüm kurallara harfiyen uyan yurttaşlarımız gerçekten büyük bir alkışı ve ödülü hak ettiler.

Bunun da bayram sonrası verileceğini ümit ediyoruz.

Hayatın kaldığı yerden devam edebilmesi için daha önümüzde çok yol var. Bunu yine bizim davranışlarımız belirleyecek.

Ne kadar çok tedbirlere uyar, kişisel önlemlerimizi alırsak, toplum olarak özlediğimiz o eski günlere o kadar çabuk dönebiliriz.

Esnafımız, işletmelerimiz, buralarda çalışan onca insanımız da normalleşmeyi bekleyenlerden.

Onlar da bir an evvel işlerinin başına, tezgahlarına geçmeyi bekliyor.

Keza, çocuklarımız da normalleşmeyi en çok özleyenlerden. Fakat, şimdilik yine yüzyüze eğitim görünmüyor onlara.

Hele bir bayram geçsin, vakalarımız daha da aşağıya insin, ölümlerimiz bitsin, inşallah normalleşme adımlarının da kalıcı olması en büyük temennimiz.


Tedarikte s
ıkıntı vardı ama aşı çeşitliliği ile umutlandık

Pandemiden kurtuluşun en etkili yollarından biri de aşı.

Gelişmiş ülkeler kendi geliştirdikleri ya da diğer devletlerden temin ettikleri aşıları vatandaşlarına hızlı bizimde uygulayarak salgının yayılım hızını kestiler, ölümleri neredeyse sıfırladılar.

Bizim de böyle yapmaktan başka seçeneğimiz yok.

Elbette, alınan önlem ve kısıtlamalar bulaşmayı önlerken, aşıyı da olabildiğince hızlandırmak durumundayız.

Türkiye halen üç ülkeden aşı tedariki sağlıyor. Çin Sinovac aşısı ile Alman-ABD Biontech aşılarının ardından şimdi Rus aşısı Sputnik V de geliyor. Üstelik, hem Çin hem de Rus aşılarının ülkemizde üretilmesi konusunda da mutabakata varıldı. Hatta, Çin ilaç şirketi, ülkemizdeki üretim için lisans verdiğini duyurdu.

Bunlar, önümüzdeki günler adına sevindirici gelişmeler.

Fakat, en büyük beklentimiz ülkemizdeki kendi bilim adamlarımızın üzerinde çalıştıkları ve 3. faz testlerinin sürdüğü yerli aşımızda.

Bu konuda çokça yol alındı. Ancak en erken üretim için eylül ayı veriliyor.

Yerli aşı devreye girince zaten büyük ölçüde tedarik sıkıntısının da ortadan kalkacağını düşünüyoruz.

Dileriz, verilen termin de bir sarkma yaşanmaz ve aksilik olmaz.


Filistinlilerin kendilerini savunma hakları yok mu?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan New-York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda boşuna parmaklarını kaldırarak, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ dememiş.

Uluslararası toplumun, bunların üyesi olduğu kurumların Filistin’den İsrail terörü karşısında takındıkları tavrı gördükçe buralara ayrılacak zamanın, paranın boş harcanmış vakit ve kaynak olduğunu düşünüyoruz.

Onlarca masum, sivil, savunmasız insanı acımadan katleden, bebek, çocuk, kadın demeden tonlarca bombayı Gazze’nin, Ramallah’ın, Batı Şeria’nın üstüne bırakan İsrail’e karşı BM’de bırakın silahlı güçle caydırma kararı çıkarmayı, ‘saldırıları bırak çağrısına bile izin verilmiyor.

BM’de 5 ayrıcalıklı ülkeden biri olan ABD, veto hakkını kullanarak işgalci, saldırgan, terörist İsraile kınama metni yayınlanmasına dahi onay vermiyor.

Gerekçe o kadar komik ki?

İsrail’in kendisini savunma hakkı varmış.

Peki, onlarca yıldır toprakları işgalci İsrail tarafından zorla ellerinden alınan Filistin halkının kendini savunma hakkı nerede?

Nerede dünya insan hakları savunucuları?

İki yüzlü uluslararası kuruluşlara zaman ayırmaya, toplantılarına katılmaya, buralara para aktarmaya değmez.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X