Belediyelerimizin ruhsatsız yapı ile mücadelelerine mesleğe başladığımız ilk yıllardan itibaren tanığız.
Ne yazık ki, bu konuda netice alınabilmiş değil. Geçmişte büyük olayların çıktığı yıkım bölgelerinde bugün devasa yerleşimler kuruldu.
Ruhsatsız ve kaçak yapıyı kontrol altına almak için Türk Ceza Kanunu’nda yapılan düzenleme de etkili olmadı.
Hapis cezası öngören düzenleme yürürlükte, fakat belediyelerimiz yine de kent merkezleri ve kırsalda kaçak yapılarla baş edemiyor.
Dün Osmangazi Belediyesi İmar Müdürlüğü’ne bağlı Yapı Kontrol Bürosu ekipleri Mutlular Mahallesi’nde, ova içindeki verimli tarım toprakları üzerine inşa edilen kaçak fabrika ve depo binalarını yıkmışlar. Ovanın kalan kısmı da bu yolla yok olacak.
Daha caydırıcı önlemlere ihtiyaç var. Devletçe belediyelerimizin bu konuda desteklenmeleri gerekiyor.
Belediyeler kararlı bir şekilde kanunsuzluğun üzerine giderken, devlet de kendilerini desteklemeliler.
Ovayı ve üzerine inşa ettikleri milli servetin yok olmaması için bu tür yapıların planlı alanlara kurulmaları teşvik edilmeli. Aksi halde, her geçen gün azalan ovamızı daha da kurtaramayız.
Vatandaşlarımız da tarım topraklarının insan yaşamı için öneminin farkına varmalılar. Gıda ürünlerinin yetişeceği toprakların betonlaşmasına yol açmamalılar. Artan nüfus, sağlıklı gıdaya erişimi her geçen gün zorlaştırıyor.
Bu nedenle, belediyelerimizin uyarılarını dikkate alıp, tarım arazilerin üzerine kontrolsüz biçimde yapılar dikmemeliler.
Belediyelerimiz de hiç ayrım gözetmeksizin kanunların verdiği yetkileri kullanmaktan da kaçınmamalılar.
Gelecek nesillere gıdalarını yetiştirebilecekleri topraklar bırakmak hepimizin yükümlülüğü.
Osmangazi Belediyesi’nin ilçe sınırlarındaki kaçak yapılara dönük mücadelesini destekliyoruz.
Kimse, imar planlarının dışına çıkmamalı, belediye meclislerinin belirlediği yapılaşma alanları üzerinde konut ve iş yerlerini dikmeli.
Aksi halde, fotoğrafta da görüldüğü gibi, belediyenin balyozu, diktikleri ruhsatsız yapılar üzerine inmeye mahkûmdur.
Biliyoruz ki, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar ve bürokratlarının tüm çabaları, gelecek kuşaklara yeterli tarım toprakları da olan bir ilçe bırakmak.
Ana kucağı Bursa’yı sarıyor
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın seçim beyannamesinde en çok önemsediği vaatlerden biri Ana Kucaklarıydı.
6 Ana Kucağı ile başlayan o proje de şimdi Bursa merkez ve ilçelerle birlikte 26 merkeze ulaştığı görülüyor.
Sayının da her geçen yıl arttığını izliyoruz. Üstelik, ayrım gözetmeksizin merkez dışındaki ilçelerde de ana kucakları açılmaya başlandı. Bugün Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki ana kucaklarından 2 bin 500 öğrencinin daha mezun olduğu anlaşılıyor.
Okul öncesi eğitimin çocuklarımızın gelecek yaşamlarında iz bırakıcı etkileri olduğunu anlatmaya gerek yok. Devletin de bu konuda okul öncesi eğitimi ülke genelinde yaygınlaştırma çabalarının olduğunu biliyoruz.
Bizzat Bursa’da Büyükşehir Belediyesi eliyle okul öncesi eğitime destek atılmasını önemsiyoruz.
Bunu yapan başka belediyelerimiz de var. Gücü, bütçesi yeten her belediyemiz tıpkı Büyükşehir gibi bu ulusal eğitim atağına omuz vermeli.
Ülkemizin böylesi projelere ihtiyacı var.
AK Parti Yüksel’i affetmedi
Yaz geldi, kültür sanat festivalleri, panayırlar çoğaldı. Ülkemizin dört bir yanında değişik isimler altında festivaller yapılıyor. Bu etkinliklere ülkemizin ünlü sanatçıları konser vermeleri için davet ediliyor.
Kimileri ise yaptıkları konuşmalarla baltayı taşa vuruyor.
Melek Davarcı onlardan biri. AK Parti’ye oy veren kitleleri aşağılayan bu sözde sanatçı, tepkiye rağmen Tekirdağ’daki konsere katılınca AK Partili Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel’i de yaktı. Gerçi buna yaktı da denmez.
Konseri ‘iptal et’ çağrılarına kulak tıkayan Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel bir bakıma siyasi yaşamını sekteye uğratan adımı da kendisi atmış oldu.
AK Parti Genel Merkezi Yüksel’in istifasını aldı. Kendi kitlesini aşağılayan bir ismi festivale davet edip, sahnede başını omzuna dayamasına müsade eden ve elini öpen Başkan Yüksel, bunu bilerek ve isteyerek yaptığını göre sonuçlarına katlanmayı da göze aldığını düşünüyoruz.
AK Parti’nin bu tutumu görevdeki diğer belediye başkanlarına da ders olmalı.
Kimse, halk iradesinden daha üstün değildir. Döneminiz dolmadan da koltuklara veda etmek durumunda kalabilirsiniz.