Bütün dünya ülkeleri gibi ülkemiz de pandemiden olumsuz etkilendi.
Neredeyse üç ay boyunca imalat ve hizmet sektöründe işler yavaşladı.
Ekonomi durgunlaştı.
Belediyeler yatırımlarını yavaşlattı.
Salgının toplum üzerindeki zararını azaltacak sosyal projelere ağırlık verildi.
Şimdi artık normalleşme dönemine girildi.
Tedbirli, önlemli yeni normal dönemde yine en çok yük belediyelerimize binecek.
Askıya alınan, ötelenen işler yeniden hızlandırılacak.
Bütçelerinden pandemi ile mücadeleye önemli ölçüde kaynak ayıran belediyelerimizin iş yapabilmesi için kaynaklarında artış gerekiyor.
Koronavirüsle mücadele kararları kapsamında gelirlerinin önemli bölümünden mahrum kalan yerel yönetimler, normal dönemde bunları yeniden tahsil etmeye başlayacaklar ancak tahsilat oranlarında beklenen hedefe ulaşmaları kolay olmayacaktır.
Vatandaşın vergi, harç vb.gibi ödemelerinde öngörülen gelire ulaşılamaybilir.
Bu yüzden bir süre su, emlak vergisi, kira vb.gibi gelirlerinden mahrum kalan belediyelerimizin pandemi sonrası merkezi hükümetçe fonlanması kaçınılmazdır.
Borçlara karşılık İller Bankası paylarındaki kesinti ertelemesi yıl sonuna kadar sürmelidir.
Bu sayede belediyelerimiz en azından altı ay daha mali anlamda korunmalıdır.
Ayrıca belediyelerimizin ulaşım başta olmak üzere kimi projeleri de yine ilgili bakanlıklarca üstlenilmeli.
Acil fonlardan nüfusu ve bütçeleri küçük bütün belediyelere mali nefes desteği sağlanmalı.
Belediyelerimizin kamuya olan SGK prim ve vergi borçları yılbaşına kadar ötelenmeli.
İller Bankası’ndan talep eden bütün belediyelere uzun vadeli soluklanma kredi tahsis edilmeli.
Bunlar gibi destekleri çoğaltmak mümkün.
Vatandaşın normal dönemde belediyelerden, dolayısıyla da başkanlardan hizmet beklentileri doğal olarak artacak.
Başkanların planlanan işleri sürüdürebilemeleri ve yeni taleplere karşılık verebilmeleri için kendilerinin Ankara tarafından en azından bir altı ay daha kollanmaları gerektiğini düşünüyoruz.
T-3 Hattı anılarda ve kartpostallarda kalacak
Gelişmeyi yine bu sütunlardan duyurmuştuk.
Büyükşehir Belediyesi, Cumhuriyet Caddesi ve İncirli Caddesi arasında yolcu taşıyan T-3 Tramvay hattının sökülmesi için bölge esnafının ve insanının anketle nabzını tutmaya başlamıştı.
O anketin kaba taslak sonuçlarını önceki hafta telekonferansla basın toplantısı düzenleyen ve bizimde katıldığımız o görüşmede Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş açıkladı.
Aktaş, halen pandemi nedeniyle çalışmayan T-3’ün bu anket sonuçlarına göre artık yeninden yolcu taşımayabileceğini açıkladı.
Başkan üstüne basa basa, bölge esnafı ve insanının T-3’ü istemediğini duyurdu.
Bu yeni açıklamayla öyle görünüyor ki, Bursa’nın nostaljik tramvayı depoda nostalji olmaya devam edecek. Ya da hurdaya satılacak.
Belki de bir gece vakti rayların ve enerji hatlarının söküldüğünü göreceğiz.
Aktaş böylece daha göreve gelir gelmez sökme sinyali verdiği nostaljik tramvayı Bursa caddelerinden kaldırmış olacak.
Siftahın devamı T-2 Hattı olur mu?
Siftah ifadesini çok haklı olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş kullandı.
İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerin raylı sistemlerini, metrolarını ve dev ulaşım projelerini üstlenen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı herhalde Bursa’yı çok zengin bir kent görüyor ki, ilimize bu anlamda siftah yapmadı.
Şimdi Aktaş’ın tabiriyle 6 kilometrelik Şehir Hastanesi hattıyla bu bakanlık Bursa’ girecek ve ‘siftah’ yapacak.
Sözü verilmişti.
O siftahın devamı İstanbul Caddesi üstünde yapımı sarkan T-2 Tramvay Hattı olur mu?
Bizce olmalı.
Başkan çok net biçimde, T-1 ile de entegre edilmesi gereken hattı bütçe imkanlarıyla yapma şanslarının olmadığını ifade etti.
Bu yüzden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bu hattın yapımını da üstlenmeli.
Bursa bunu fazlasıyla hak ediyor.
Üstelik; bu konuda haksızlığa uğramış/uğratılmış bir şehir.