Topografyamız deprem kuşağı üstünde.
Allah beterinden korusun, her an her yerde büyük bir deprem meydana gelebilir.
Dün bir kez daha bunu hissettik.
Akşam saatlerinde İzmir Karaburun, Midilli Adası açıklarındaki 6,2 büyüklüğündeki deprem bir kez daha yürekleri ağzımıza getirdi.
Çok şükür ki, can kaybı yok. Ufak hasarlarla atlatılmış gözüküyor. Midilli‘de ise ağır hasarlı binalar var.
Ege açıklarındaki depremi Bursa‘dan bile hissettik.
Sadece Bursa mı?
İstanbul’dan da hissedilmiş.
Dün zaten sıkıntılı bir hava vardı.
Büyüklerin deyimiyle, öncesinde deprem havasını andıran bir atmosferi yaşadık.
Sağanak yağışların hemen ardından gelen bunaltıcı sıcak ve sıkıntılı bir hava kendini gösterdi.
Ne kadar kabullenmek istemesek de ülkemizi büyük, yıkıcı bir deprem bekliyor.
Uzmanlar bunu gizlemiyor.
Hazırlıklı olmamız konusunda defalarca uyarıda bulunuyorlar.
Özellikle, ülke ekonomisinin kalbinin attığı Marmara Bölgesi’nde meydana gelebilecek büyük bir depremin ülkeyi ekonomik anlamda da sarsabileceği üzerinde duruluyor.
Çürük yapı stokumuzunu yenilenmesi konusundaki uyarılar ne yazık ki, kimi yerel yöneticiler tarafından umursanmıyor bile.
Milyonlarca dayanıksız yapının büyük bir depremde yıkılacağı gerçeği ortadayken, tedbir alması gerekenler kılını kıpırdatmıyor.
Neyse ki, en azından 1999 Körfez depremi sonrası geç de olsa yapı denetim yasası çıkarıldı.
1999 sonrası yapıların güvenli inşası sağlandı.
Ancak öncesine yapılmış binaların depremsellik riski ortadan kaldırılmış değil.
Bursa‘da site bazında riskli yapıların tasfiyesi için radikal bir adım atıldı.
Büyükşehir Belediyesi bu yüzden hedef tahtasına oturtuluyor ama, Bursa için bunun kaçınılmaz bir teşvik düzenlemesi olduğu da unutulmamalı.
Kimileri bunun rant içerdiğini ileri sürseler de, dayanıksız yapıların ortadan kaldırılması bile Bursa için başlı başına bir kazançtır.
Emsal artış kararı, Nilüfer bölgesindeki site bazlı çürük yapı stokunu büyük ölçüde tasfiye etmeye başladı.
Şimdi bunu şehrimizdeki bitişik nizam, ruhsatsız inşa edilmiş yapıların bulunduğu semtlere de yayma mecburiyetimiz var.
Ege depremi bize bir kez daha bunu hızlandırmamız gerektiğini göstermiştir.
Can ve mal kayıpları yaşamak istemiyorsak, tedbirlerimizi almak mecburiyetindeyiz.
Doğubayazıt’ın İnegöl’ü
Bölücü terörün hendek eylemleriyle bir ara bölgeyi kasıp kavurduğu, kamu binaların yakıp yıktığı, güvenlik güçlerine, kamu çalışanlarına tuzak kurduğu günler çok şükür geride kaldı.
Artık Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki yerleşimlerimizin yaraları sarılıyor.
Devlet gücünü hissettirdi. Bölücü terörün beli kırıldı.
Bölge şimdiler baharı yaşıyor.
Batıdan Doğu‘ya kardeşlik girişimi bugün bir çok belediyemizin başarıyla uyguladığı bir proje.
İnegöl ilçemiz de onlardan biri.
Bildiğiniz gibi İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, aynı zamanda Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesindeki belediye hizmetlerini yürüten kayyum başkana yardımcı olma konusunda görevlendirildi.
Alinur Başkan bu işi başarıyla yürütüyor.
Tecrübelerini kayyum olarak atanan ilçe kaymakamı ile paylaşıyor.
Doğubayazıt bu açıdan şanslı bir ilçe diyebiliriz.
Çünkü arkasında İnegöl gibi gelişmiş, zengin bir ilçe var.
Başkan Aktaş dün kendi sosyal paylaşım sitesinden yeni bir gelişmeyi duyurdu.
Doğubayazıt’ın en işlek caddelerinden birine İnegöl Caddesi ismi verildiğini aktardı.
Başkan Aktaş bu gelişmeyi, “Verdiğimiz katkı dolayısıyla İnegöl ismini en önemli caddeye veren Doğubayazıt Belediyesi’ne teşekkürler” satırlarıyla takipçileriyle paylaştı.
Şu unutulmamalı.
Bu ülkede hepimize yetecek toprak da var, aş da var iş de var.
Yeter ki, kardeşliğimizi, birliğimizi, bütünlüğümüzü kaybetmeyelim.