Türkiye kurak iklimin etkisinde. Yağışlar her geçen yıl azalıyor. Dolayısıyla, bu ülkede milyonlarca insanın susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı, dekarlarca tarım alanın da sulanamayacağını işaret ediyor.
Dün bir dostumuz gönderdi. Su Verimliliği Seferberliği’nin paylaştığı tabloya göre; Türkiye’deki yağışların tehlikeli boyutta azaldığını gösteriyor. 2025’in alt aylık döneminde yüzde 33, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 38 azalış söz konusu. Türkiye genelinde ise yağışlar son 65 yılın en düşük seviyesinde olduğu vurgulanıyor.
Tablo vahim.
Tedbir alınmaz ve yağışlar artmaz ise ülkemizi ve kentimizi kötü bir tablo bekliyor.
Bursa’da da durum iç açıcı değil. Bursa’nın yağış rejimine bakıldığında da, azalma oranı önceki yıllara göre yüzde 40’ları gösteriyor.
Hem ülkeyi hem de şehrimizi tehdit eden yağışsızlığın bu oranlarda sürmesi durumunda yazın kolay geçmeyeceğini düşünüyoruz.
Her ne kadar barajlardaki su ortalamamız yüzde 50’lerde görünse de, Bursa’da yaz aylarında tüketimin artacağı ve bu hacmin hızla azalacağını düşünüyoruz. Ovadaki kuyu sularına da çok
güvenmemek gerekiyor. Zira, orada da suya ulaşma mesafesinin 250 metrelere kadar indiği söyleniyor.
Bütün bu veriler de gösteriyor ki, Bursa, 2025 yılında da tüm ülkemizde olduğu gibi su stresi yaşayan bir kent olacak.
Peki, bu tablo karşısında ne yapılabilir?
En azından yağışlar artana dek, eldeki mevcut rezervi tasarruflu değerlendirmemiz gerekiyor. Şehir şebekesini ihtiyaç fazlası kullanımlara kapalı hale getirmeliyiz.
Tarımda vahşi sulama metotlarından vazgeçerek damlama sulama projelerini artırmalıyız. Mevcut su kaynaklarımızı kirleten tesisleri sıkı takibe almalıyız.
2025 bireysel tüketimde ve tarımsal sulamada suya en çok ihtiyaç duyulacak bir yıl gibi görünüyor. O halde, her kesimin tasarrufa azami özen göstermesinde yarar var.
Hoyratça tüketim sürerse, kesintilerin başlayacağı, semtlere dönüşümlü su verileceği günler de gelebilir.
Marmara’daki fayların stabilitesi değişecek mi?
İstanbul merkezli 6.2 büyüklüğündeki depreminin ardından artçı sarsıntıların sürdüğü bir ortamda Kütahya’da da irili ufaklı depremler yaşanıyor. Simav ilçesi merkezli depremlerin ardından Bursalı Jeolog Turgut Bilgin’nden bir ileti aldık.
Bilgin, “Kütahya depremlerinin artçılarının artarak ve dağılımlarının odaklanarak devam etmesi, Kuzey Ege ve Güney Marmara bölgesindeki fayların stabil durumlarını değiştirecek gibi gözüküyor” ifadelerini kullandı.
Bilgin şöyle devam etti:
“Simav’ın ova kesiminin hemen kuzey sınırında bulunan Naşa Fayı üstündeki artçılar Maden Köyü odaklı yoğunlaşarak kuzeye doğru eğilimdedir. Ayrıca, Simav fayı üzerinde de artçılar seyrek olarak sürmektedir. Kuzey batı Balıkesir-Sındırgı yönündedir. Simav Naşa Fayı’nın 30 kilometre doğusunda, Uşak’tan gelen Gediz Garabeni üstünde de son bir ay içerisinde Hisarcık ve Emet’te artçılar olmuştur.”
Bir kaç ay içinde buraya 50 kilometre mesafedeki Tavşanlı fayı üstünde de depremler meydana geldiğine dikkat çeken Bilgin, aynı süreçte Harmancık ve Orhaneli’nde oluşan depremleri de hatırlattı. Bilgin, bunlara ilaveten Uluabat Fayı ile Nilüfer Fayı üzerindeki depremlere dikkat çekti.
Bilgin, Uludağ başta olmak üzere bütün bu bölgelere, deprem erken uyarı merkezi cihazlarının yerleştirilmesini önerdi.
Başlamayan o dönüşümü hatırlattı
Osmangazi Belediye Meclisi’nin eski üyelerinden Cemil Aydın, depremin ve bina güvenliğinin çok konuşulduğu bugünlerde yeni bir hatırlatmada bulundu.
Osmangazi ilçesi sırtlarında 7 hektarlık alanda planlanan, ancak bugüne dek başlanamayan Demirkapı Kentsel Dönüşüm Projesi’ne bir an evvel kazma vurulması gerektiğine dikkat çeken Aydın, projenin bakanlık desteği ve Osmangazi Belediyesi iradesiyle yaşama geçirilmesini istedi.
Söz konusu bölgenin 2013 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla riskli alan ilan edildiğine dikkat çeken Aydın, burada 130 bina bulunduğunu, onlardan da sadece 11 adedinin sivil mimarlık örneği yapı olarak kayıtlarda göründüğünü, 2017 nüfus verilerine göre de semtte bin 868 nüfus öngörüldüğünü belirtti.
Aydın, o dönem hazırlanan projeyle bölgeye 220’si konut ve 6 da dükkan olmak üzere toplam 226 bağımsız bölüm planlandığını ama bir türlü başlanamadığını aktardı.