Önceki gün Bursa’da tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir dostumuzla sohbet ederken Suudi Arabistan’ın Türk mallarına karşı başlattığı boykotun giderek yaygınlaştığını anlattı.
Açıktan değil ama Türkiye’den mal satın alan Suudlu işadamlarının bakanlıklara çağırılarak uyarıldığını, hatta belge imzalatıldığını ileri süren dostumuz, bundan kendilerinin de olumsuz yönde etkilenmeye başladıklarının altını çizdi.
30’a yakın ülkeye ihracat yapan işadamımız artık Suudi Arabistan’a mal vermekte zorlandıklarını, bunun yerine kendilerinin başka pazar arayışına girdiğini ifade etti.
Suudi Arabistan’daki Türk mallarına karşı boykotun Cidde Ticaret Odası Başkanı tarafından sosyal medya hesaplarından da paylaşıldığını aktaran Bursalı tekstilci, boykotun derinleşmesinin ihracatçı firmaları sıkıntıya sokabileceğini söyledi.
Suudi Arabistan’a Bulgaristan üzerinden mal vermek isteyenlerin de bulunduğunu anlatan dostumuz, fakat burada da ‘Türk malı’ yerine ‘Bulgar malı’ ifadelerinin yazılmasına sıcak bakılmadığını vurguladı.
İstanbul’daki konsolosluklarında gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinin ardından gerilen ilişkiler Suudi Arabistan’da ürün boykotuna kadar vardığını görmek üzücü.
Her yıl on binlerce Türk umreci ve hacının ziyaret ettiği Suudi Arabistan’da yayılmak istenen Türk ürünlerine boykot girişiminin etkisi Bursa’dan daha çok hissedilecek gibi görünüyor.
Tamda bu minvalde önceki gün Bursalı gazeteci Kenan Sertalp de sosyal medya hesaplarından bir fotoğraf paylaştı.
Suudi Arabistan marketlerindeki ürünlere, ‘Dokunmayın Türk malı’ yazılarının asıldığını duyurdu.
Bir başka Arap ülkesi Fas’ın da Türk mallarına yüzde 90 vergi koyduğunu ilave etti.
Ardından da Müslüman Arap ülkelerinden sadece Katar’ın dostumuz olarak kaldığının altını çizip, “şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanı’ notunu düştü.
Peki Suudi Arabistan niçin bu yolu seçti?
Türkiye’nin Arap coğrafyasındaki aktif dış politikasından Suud yönetiminin rahatsız olduğunu görüyoruz.
Filistin’i açık hapishaneye çeviren ve Müslüman halka kan kusturan İsrail ile Suudi Arabistan’ın temas başlatma kararına tepki veren ülkelerin başında Türkiye geliyor.
İstanbul Konsolosluğu’ndaki Cemal Kaşıkçı cinayetini en ince ayrıntılarına kadar bilen ve delilleri elinde olan Türkiye, bunun sorumlularının ucu kime uzanırsa uzansın Suudi Arabistan’da adil biçimde yargılanmasını istiyor.
Boykot devam ederse, kriz tırmanır diplomatik gerilim de baş gösterebilir.
Türkiye Dünya Ticaret Örgütü’ne kendisine karşı gizli boykot uygulayan Suudi Arabistan’ı şikayet edebilir.
Belki de misilleme yapabilir.
Türkiye de umre ve hac için bu ülkeye giden yurttaşlarına orada alış-veriş yapmamalarını isteyebilir.
İçinden Türk malları çıkarılmış Suud marketleri boş birer mekâna döner.
Ocak sonundaki umre ziyaretinde gördük. Suudi Arabistan’da hac ve umrecilerin hediyelik eşyalarının büyük çoğunluğunu Çin ve Türk malları oluşturuyor.
Boykot sürerse bu iş Çin’e yarayabilir.
Herhalde Ticaret Bakanlığı gelişmeleri yakından izliyordur.
KKTC’de halkın yarısı Rum’a toprak verilmesinden yana mı?
Bugün dış politikadan başladık o halde devam edelim.
Hafta sonu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. turu yapıldı.
Eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Türkiye ile ilişkilerde mesafeliydi. Haddini aşan çıkışları Ankara’yı rahatsız ediyordu. Hatta, bir TV kanalında çözüm için Rumlara toprak verilmesini saçmaladı.
Bu çıkışlar 1974’te Kıbrıs için mücadele etmiş ve şehit olmuş anavatan Türklerinin de kemiklerini sızlatıyordu.
Bardaktan içtiği suya, cebine koyduğu maaşına varıncaya kadar Türkiye’den gönderilen KKTC Cumhurbaşkanı’nın seçimi kaybetmesine üzüldük desek yalan olur.
Yeni Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar’ın Türkiye ile ılımlı ilişkileri var. Sonradan o da çözümsüzlükten bıkıp toprak verilmesini savunur mu bilmiyoruz?
Fakat üzücü olan, yüzde 48 oy verilen Akıncı taraftarlarının da demek ki, KKTC’de Rumlara toprak tavizini desteklediği anlaşılıyor.
Esas hazin sonuç bu bizce.
Muhtarlar sadece 19 Ekim’de hatırlanmamalı
Dün demokrasimizin uç beyleri muhtarlarımızın günüydü.
Malumunuz her yıl 19 Ekim tarihi Muhtarlar Günü olarak kutlanıyor.
Muhtarlarımızın bu özel günü nedeniyle belediye başkanları, yakın çalışma arkadaşı olarak gördükleri mahalle muhtarlarıyla toplanıp, yemek yediler.
Türkiye’nin dört bir yanında devlete yardımcı olan muhtarların sorunları çözülmüş değil.
Halen ofisleri olmayan, büro masrafları karşılanmayan mahalle muhtarları var.
AK Parti hükümetleri muhtarların özlük haklarına dönük çokça düzenleme yaptı.
Maaşlarının yükseltilmesinden ücretsiz silah ruhsatı almalarına ve sigorta primlerinin ödenmesine kadar önemli yasalar çıkardı, itibarları artırıldı.
Fakat onların daha çok beklentisi var.
Örneğin; muhtarların bağlı olduğu konfederasyonunun, ‘oda’ya dönüşme için bir hazırlık yaptığını biliyoruz.
Belki de bu yasa hızlandırılarak muhtarların beklentilerinin büyük bölümü karşılanır.