Hiç şüphe yok ki, 24 Haziran seçimleri Türkiye için önemli bir sıçrama eşiğiydi.

O eşik dün aşıldı.

Türk halkı bir kez daha istikrara yol verdi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden cumhurbaşkanı seçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte partisini ve birlikte seçime girdiği Cumhur İttifakı’nı da sandıktan birinci çıkardı.

Açıkça belirtmek isteriz, seçim kararı alındığı andan itibaren böylesi bir sonucu tahmin ediyorduk.

AK Parti içindeki şu ya da bu nedenle küskün ve kızgın bir kitlenin sandığa gidildiğinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yana tavır alacağını düşünüyorduk.

Geçmişteki söylemlerinden dolayı Erdoğan’a kızgın MHP tabanının da liderleri Devlet Bahçeli’nin yolundan gideceğini ve cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti adayına  oy vereceklerini bekliyorduk.

Nitekim öyle de oldu. Sandık sonuçları bu konuda bizi yanıltmadı.

Bu seçimin galibi de yine rakiplerinden kat kat daha fazla oy alan AK Parti oldu.

MHP konusunda spekülasyonlar vardı.

Barajı aşamayacağını iddia eden kamuoyu yoklamaları ve beklentilerin aksine MHP’nin İYİ Parti’den bile daha yüksek bir sonuca ulaştığını gördük.

Açıkçası MHP konusunda anketçiler de çuvalladı.

Anketçilerin çuvallayacaklarını, baraj sorunu olmadıklarını vurgulayan MHP’li yöneticiler ve adaylar  televizyon programlarında üstüne basa basa dile getirmişlerdi.

Şu bir gerçek ki, MHP’den kopanların ağırlığının oluşturduğu İYİ Parti kendisinden çok bir şey götürmemiş.

Barajı aşan MHP, Cumhur İttifakı’nda yer alarak doğru bir karar vermiş.

MHP’ye bu açıdan ayrı bir parantez açmakta da fayda var.

24 Haziran’ın kazanan partilerinden biri de bize göre MHP olmuştur.

HDP konusunda yanıldığımızı düşünüyorum. Hendek eylemleri ve terörle arasındaki bağı koparmamış bir siyasi hareketin kıl payı baraj altında kalacağını öngörüyorduk.

Belli ki, kimi batılı CHP seçmeni, daha evvel gündeme geldiği ve beklendiği gibi AK Parti’yi, lideri Erdoğan’ı bölgede zayıflatmak için HDP’ye sandıkta önemli oranda omuz atmış.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yenilgi yaşadığı bu 10. seçim.

Onun da artık CHP’deki liderliği tartışılmaktan çok öteye geçmiş görünüyor.

Bize göre CHP’yi kendi içinde çalkantılı bir dönem bekliyor.

Saadet Partisi için çok bir şey konuşmaya gerek olmadığını düşünüyoruz.

Nitekim, liderleri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Milli Görüş tabanına 28 Şubat sürecinde acılar çektirmiş, kök söktürmüş bir siyasi hareketle 24 Haziran’da aynı çizgide, safta yer alıyor olması bu partiye bize göre tarihinin en ağır darbesini vurmuş oldu.

SP’de de seçim sonrası bir lider sorgulaması gündeme gelecektir.

İYİ Parti’nin çok şişirildiğini, sonuçların dile getirildiği gibi çıkmayacağını düşünmüştük.

Onda da yanıldığımızı söyleyemeyiz.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de Candaş medyanın pompalamasına rağmen Erdoğan karşısında çok etkili olamadı.

Hele İzmir, Bursa ve İstanbul mitinglerinden yola çıkarak, CHP’lilerin ‘seçimi kesin aldık’ türü açıklamalarının da gerçekçi olmadığı görüldü.

Şu da bir gerçek ki;

İnce, partisinden daha fazla oy alarak CHP’ye hareket katmıştır.

Bu durum önümüzdeki günlerde CHP içinde keskin bir bölünmenin önünü açmıştır. Çünkü İnce’nin vekil adayları CHP listelerine konmamıştı.

Partisinden çok oy alan Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın Parlamento çoğunluğunu da kazanarak önümüzdeki 5 yılda ülkeyi yönetme  vizesi aldığı görülüyor. Seçime katılımın yüzde 90’ları bulması, Türk halkının sandığa ve iradesine sahip çıktığının da bir işareti.

Bursa sonuçlarına baktığımızda da AK Parti’nin yine Cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye ortalamasının üstünde bir sonuç çıkardığı görülüyor.

Fakat, vekil sayısını artıramadığı da bir gerçek. Yeni yönetim sistemimiz ve seçimler ülkemize hayırlı olsun.