Fotoğrafı önceki gün bir çay içimi çıktığımız Tophane yamaçlarından çektik.

Tophane’den, Saat Kulesi’ne yakın bölgeden kente, Çarşı’ya doğru baktığımızda Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin kısa süre önce tarihi hanları ortaya çıkram amaçlı başlattığı projenin bir parçası olarak yıkılan Kızılay ve Merkez Bankası binalarının bulunduğu boş alan dikkatimizi çekti.

İki binanın yıkılmasıyla bile tarihin bu boş arsadan soluklandığını, nefes aldığını görüyorsunuz.

Yıkım sonrası ortaya çıkan tablo öyle etkileyici ki, artık Cemal Nadir Caddesi önündeki binaların yıkılmaya başlamasıyla birlikte arkadaki altı asırlık tarihin bir imar f aciası ile nasıl saklandığını fark ediyorsunuz.

Düşünün, açılan bu boş arsalardan birine yarın yıkılmış Merkez Bankası binası yeniden yapılacak.

Cumhuriyet dönemi eseri diye Anıtlar Kurulu’nca tescil edilen 55 yıllık o yıkık yapının yeniden dikilmesiyle birlikte bütün güzel çalışmaların perdelenme riski söz konusu.

Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarihi gün yüzüne çıkarmak için çabalarken, bunun bir tartışmalı yapıyla gölgelenmesi an meselesi. Çünkü; açılan proje yarışmasında dereceye giren eserde o yapı aynen korunmuştu.

Bunu Tophane yamaçlarına çıktığınızda daha iyi fark edebiliyorsunuz.

Yasal bir zorunluluk diyerek kimi çevreler açılan alanın yeniden beton kütle ile doldurulmasında ısrar ederken, biz ise gerideki 600 yıllık tarihe takılı kaldık.

Bunca asırdır ecdadın o şaheserlerini nasıl perdeledik, gizledik, arkaya sakladık?

Şimdi Bursa’nın önünde iki seçenek var.

Biri, ne pahasına olursa olsun 600 yıllık tarihe sahip çıkmak diğeri yasayla koruma altında bulunan ve dayanıksız olduğu için yıkılan 55 yıllık eski Merkez Bankası binasını tekrar oraya dikmek.

Hoş, artık Merkez Bankası’nın şehirde böyle bir yapıya ihtiyacı yok. Çünkü Santral Garaj’daki yeni binasına taşındı. Fakat kimi çevreler, o binayı yeniden aynı arsaya diktirmeyi bir ideolojik inada dönüştürmek istiyor.

AK Partili yerel yönetimler buna fırsat verir mi?

Zaman gösterecek.

Zira, şehirde bu konuda bir referandum yapılsa o binayı yeniden oraya dikmeye Bursalıların büyük bölümünün sıcak bakacağını sanmıyoruz.

Bizimkisi bir tahmin. Bunu bölgeye konacak bir anket masasıyla ölçmek de hiç de zor değil.

Tarihi hanları, Ulucami’yi açığa çıkarmak için proje yarışması açan Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı bir anketle o malum binanın durumunu hemşerilerine de sormalı diye düşünüyoruz.

 

Özkan’ın koltuğu Şaban’ın

Artı bir kromozom farkıyla yaşamımızın renkleri arasında bulunan Down sendromlu çocuklarımızı yılda bir kez de olsa toplum olarak hatırlıyoruz. Oysa, onlar günün 24 saati, yılın 365 günü ilgi ve sevgiye muhtaçlar.

Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’nde bu kesime dönük devletin ve yerel yönetimlerimizin daha bir duyarlılık gösterdiklerini görüyoruz. Buna güzel bir fotoğraf karesi Karacabey ilçemizden geldi.
Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan ilçedeki hemşerisi Şaban’ı koltuğuna oturtup, sosyal medya hesabından,‘Bugün Başkan Şaban’ diye paylaştı.

Başkan Özkan’ın bu paylaşımı hem Şaban’ı hem de Down sendromlu bireye sahip aileleri mutlu etti. Özkan’ın örnek davranışı takipçilerinden de takdir gördü.

Toplumda farkındalık oluşturma adına yapılan böylesi anlamlı jestleri yaygınlaştırmalıyız.

 

Bozkurt’un ses getirecek kitabı

Düzce Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Celil Bozkurt Bursalı bir hemşerimiz. Kendisi Harmancık doğumlu.

İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu. Uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı değişik okullarda tarih öğrenmeni olarak görev yaptı.

Çıkardığı onca yayın var.

Bunlara en son Osmanlı İmparatorluğu’nun Filistin topraklarını kaybetmesinde önemli rol oynayan dönemin Yahudi casusuluk örgütü NİLİ ajanlarının faaliyetlerini ele aldığı kitap da eklendi.

Celil Hoca, ‘İmparatorluğu Yıkan Örgüt NİLİ’ isimli yeni kitabını eksik olmasın bize de göndermiş.

Celil Hoca adeta kitap kurdu. Hem okuyor hem araştırıyor hem de yazıyor ve böylece kütüphanelerimize birbirinden değerli eserler kazandırıyor.

Son kitabını da eşi ve çocuğuna ithaf etmiş.

Akademik kariyerle birlikte yazı dünyasına da birbirinden değerli eserler bırakan değerli hocamızı kutluyoruz.