Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın üzerinde uzun süredir çalıştığı ve ertelene ertelene nihayet çıkardığı Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği önümüzdeki ekim ayından itibaren devreye giriyor.
Kısaca, tek tip imar yönetmeliği olarak da adlandırılan yönetmelik önceki gün resmi gazetede yayımlandı.
Şüphesiz, söz konusu çalışmayı Bursalı mimar, mühendis ve müteahhitler de merak ediyordu.
Başlangıçta ‘tek tip’in Türkiye‘nin dört bir yanı için uygun olmadığı itirazları gelse de Bakanlık hedeflediği gibi yönetmeliği ilan ettiği tarihte devreye soktu.
Ne getirip ne götüreceğini şimdiden kestirmek güç.
Fakat, en köklü değişiklik; tabana yayılı yapılaşmayı teşvik etmesi.
Düzenlemeyle ruhsatlandırmada TAKS olarak bilinen Taban Alanı Katsayısı’nın yüzde 40’dan yüzde 60 çıkarıldığı görülüyor.
Biraz da bunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın belediye başkanlarına serzenişlerinin etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Kentlerin yüksek katlı yapılarla siluetinin değiştirildiğini düşünen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışıyla yeni yönetmeliğin ana omurgasını da şekillendirdiği anlaşılıyor.
Getirilen değişikliklerin bir çoğu daha evvel medyaya sızmıştı.
Emsal harici tutulan alana yüzde 30’luk sınırlama getirilmesi de önemli bir adım.
Her kente özgü yönetmeliklerle emsal kadar neredeyse emsal harici alan kazananları üzecek bir düzenleme.
Bu düzenlemenin yüklenicilerin çok hoşuna gideceğini sanmıyoruz.
Bir artı sıfır daireye yasak getirilmesi de yeni düzenlemenin en öne çıkan sınırlamalarından biri.
İnşaatı hızlandırıcı değişikliklerden biri ise hafriyat için ruhsat alımını beklemeye gerek kalmaması.
Gözümüze çarpan çok tartışılacak başka bir düzenleme de kot sınırlaması.
Kademeli geçişle eğimli bölgelerde önden ve arkadan ucube yapıların ortaya çıkmasının önüne geçilecek.
Mevcut imar koşullarından yararlanma konusunda üç aylık bir geçiş süreci tanınması ise mağduriyeti ortadan kaldıracaktır.
Parseller üzerindeki ‘askeri alan’ tanımının kaldırılmasına ise imar hakları üzerindeki askeri vesayeti bitirici bir düzlenme olarak bakıyoruz.
Yeni yönetmelik her ne kadar mimar, mühendis, yüklenici ve yatırımcıya sınırlamalar getirse de Türkiye‘nin imar bütünlüğü açısından bunun kaçınılmaz olduğu gerçeği unutulmamalı.
Özgünlüğe, tasarıma, mimari yaratıcılığa sınırlamalar getirilmesini elbette doğru bulmuyoruz.
Ancak, Türkiye’de imar disiplininin sağlanması, şehir siluetlerinin kapatılmaması, ucube yapıların ortaya çıkmaması için de bunun gerekli olduğunu düşünenlerdeniz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yeni yönetmeliğinin ne kadar yararlı ya da zararlı olacağını görmek için geri bildirimlerine bakmak gerekiyor.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ni, Türkiye’nin çağdaş kentleşmesi, afetlere daha dayanıklı yapı türlerinin ortaya çıkması adına yapılmış iyi niyetli bir düzenleme olarak görüyoruz.
Uygulayıcılarının rahatsızlıklarını da sonraki süreçte yeniden irdelemek, gözden geçirmek gerekebilir.
Bakanlığın 1940‘lardan kalma 3194 Sayılı İmar Kanunu‘na el atması da artık kaçınılmaz hale gelmiştir.
Tansal üzülmüş
Önceki gün, Uludağ Üniversitesi Kampüsü içine yapılması planlanan Akademik Yaşam Merkezi‘nden bahsederken, projenin, öğrencileri Görükle‘nin ‘riskli’ ortamından uzaklaştıracağından bahsetmiştik.
O ifademize kendisi de Görükleli olan CHP Nilüfer İlçe Başkanı Mehmet Turan Tansal’dan itiraz geldi.
Dün telefonla arayan Tansal, ‘Görükle’nin öğrenciler için riskli bir yer olmadığını’ söyledi.
Bizim de o cümleden kastımız, Başkan’ı ve Görüklelileri rahatsız edecek türden bir şey değildi.
Sanırım tam ifade edememişiz.