Bursa, tarihi, doğası, dağı, denizi, akarsuları, tertemiz havası, yemyeşil ormanları ve verimli topraklarıyla Güney Marmara’nın incisi bir şehirdir. Uzun yıllar “Yeşil Bursa” unvanını fazlasıyla hak eden bu güzel şehir, son yıllarda hızlı göç alımı ve artan konut ihtiyacıyla büyümeye devam ediyor. Ancak şehirler büyürken sorunlar da beraberinde büyüyor: Hava kirliliği, trafik, su krizi, orman yangınları ve ne yazık ki istenilen hızda ilerlemeyen kentsel dönüşüm.
1999 Marmara Depremi ve 6 Şubat 2023’te yaşanan büyük yıkım, güvenli yapıların ne kadar hayati olduğunu bir kez daha acı bir şekilde gösterdi. Her iki depremde on binlerce insanımızı kaybettik; nice aileler yok oldu. Deprem kuşağında yer alan Bursa için kentsel dönüşüm, sadece bir ihtiyaç değil, bir zorunluluktur.
Ne yazık ki, şehrimizdeki dayanıksız ve deprem yönetmeliğine uygun olmayan yapı stoku hâlâ ciddi bir sorun. Bu sorunun çözümü için siyasi çekişmeleri bir kenara bırakıp yerel yönetimlerin ve merkezi hükümetin el ele vermesi gerekiyor. Vatandaşlarımızın güvenli evlerde yaşama hakkı için ortak bir çaba şart. Çünkü en büyük sermayemiz, yetişmiş insan kaynağımızdır.
Kentsel dönüşüm, yeni alanları imara açmak değil, yerinde dönüşümle mevcut yapıların yenilenmesidir. Yeşil alanların ve acil durumlarda kullanılacak toplanma alanlarının oluşturulması da bir o kadar önemlidir. Ancak Bursa’da kentsel dönüşüm, genellikle rantın yüksek olduğu bölgelerinde yoğunlaşıyor. Bu durum, başka sorunları da beraberinde getiriyor. Kamu binaları, özel okullar, hastaneler, alışveriş merkezleri ve sosyal yaşam alanları gibi yatırımlar, ağırlıklı olarak kentin batı bölgesine kayıyor. Bu dengesizlik, şehirde sosyal ve ekonomik dengesizliği doğuruyor.
Kentsel dönüşümün bir diğer önemli boyutu ise sosyal ve kültürel alanlar. İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır. Şehirlerimiz, yalnızca beton yığınlarından ibaret olmamalı; bisiklet yolları, yeşil alanlar, kütüphaneler, kültür merkezleri, tiyatrolar, sinemalar ve meydanlarla toplumun tüm kesimlerinin nefes alabileceği yaşam alanları sunmalıdır. Aksi takdirde, ortaya kimliksiz, ruhsuz ve yalnızca betonlaşmış şehirler çıkar.
Çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakmak, ancak doğayı koruyarak, çevreyi temiz tutarak ve yeşil alanları çoğaltarak mümkündür. Bursa’nın “Yeşil” unvanını yeniden kazanması ve güvenli, yaşanabilir bir şehir haline gelmesi için kentsel dönüşümde doğru adımlar atılmalıdır. Bu, sadece bugünün değil, geleceğin de meselesidir.

Flipboard