Köksal Gökbaşi
Köksal Gökbaşi
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Kadın cinayetlerinin önüne geçilemiyor

Köşe Yazısını Dinle

Her geçen gün bir başka kadın cinayeti haberiyle sarsılıyoruz. Gazetelerin üçüncü sayfaları, haber siteleri bu yürek burkan, kan donduran olaylarla dolu. Ne zaman bu kadar gaddar, bu kadar duyarsız bir toplum haline geldik? Kadın cinayetleri, sosyal, psikolojik ve ekonomik boyutlarıyla acilen akademik olarak araştırılmalı; çözüm önerileri bir an önce hayata geçirilmelidir.

“Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” verilerine göre, son sekiz yılda işlenen kadın cinayetleri korkutucu bir tablo çiziyor: 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440, 2019’da 474, 2020’de 300, 2021’de 280 ve 2022’de 334 kadın hayatını kaybetti. Bu sayılar yalnızca istatistik değil; her biri bir hayat, bir hikâye, bir aile ve geride kalan çocuklar demek. İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğu bir ülkede, yarınlara nasıl umutla bakabiliriz? Bu, başlı başına bir tartışma konusu.

Kadın cinayetlerinin temelinde birkaç ana sorun yatıyor:

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği
Ataerkil kültür, erkeği güç ve otoriteyle özdeşleştirirken, kadını itaatkâr ve ikinci planda bir konuma indirgiyor. Bu anlayış, şiddeti sıradanlaştırıyor ve hatta meşrulaştırıyor.

Yasal düzenlemelerin uygulanmasındaki eksiklikler
Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli uluslararası sözleşmelere taraf olmuş bir ülke. Ancak, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, hem hukuki hem de toplumsal açıdan ciddi bir gerilemeye yol açtı. Türk Ceza Kanunu’nda cezai yaptırımlar mevcut olsa da, mahkemelerde uygulanan haksız tahrik ve iyi hal indirimleri caydırıcılığı büyük ölçüde azaltıyor.

Yetersiz koruma önlemleri
6284 sayılı Kanun, kadınları korumak için önemli bir araç. Ancak, kolluk kuvvetleri ve adli merciler yeterli korumayı sağlayamadığında, bu düzenlemeler etkisiz kalıyor ve cinayetlerin önüne geçilemiyor.

Ekonomik bağımlılık
Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı, Avrupa ortalamasının çok altında. Ekonomik özgürlüğü olmayan kadınların şiddet ortamından kurtulması son derece zor. Bu nedenle, kadın istihdamını artıracak politikalar ve çalışma hayatındaki engellerin kaldırılması hayati bir adım.

Toplumsal farkındalık eksikliği
Eğitim sistemimiz, toplumsal cinsiyet eşitliğini yeterince ele almıyor. Medya ise kimi zaman şiddeti normalleştiren bir dil kullanıyor. Toplumun her kesiminde farkındalık yaratılmadan bu sorun çözülemez.

Sonuç olarak, kadın cinayetleri yalnızca bir asayiş meselesi değil; aynı zamanda demokrasi, hukuk, insan hakları ve toplumsal eşitlik sorunudur. Bu meselenin çözümü, devletin kararlı siyasi iradesinden başlayarak toplumun tüm kesimlerinin ortak çabasını gerektiriyor. Kadınların yaşam hakkı, en temel insan hakkıdır ve hiçbir gerekçeyle pazarlık konusu edilemez.

Yazımı, sevgili Bekir Coşkun’un  yazısından bir alıntıyla bitirmek istiyorum:
“Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider…
Aslında bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci…
Bir anne gider, bir dost, bir arkadaş, bir sevgili…
Ne çok kişi yok olur, bir kadın gittiğinde.”

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X