Mehmet Ali İNAN
Mehmet Ali İNAN
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Gönüllü kulluk üzerine söylev

Köşe Yazısını Dinle

Cumhuriyet gazetesinde 6 Ekim Pazartesi günü İklim Öngel’in AKP eski milletvekili Hüseyin Kocabıyık ile yaptığı röportaj yayımlandı.

Pazartesi akşamı evde bu röportajı okurken kimi yerlerinin altını kırmızı kalemle çizdim.

Kocabıyık’ın altını çizdiğim bazı sözlerini buraya alacağım.

Röportaj bitince biraz hava almak, okuduklarımı kafamda bir yere oturmak için balkona çıktım.

Bu kısa molanın sonunda Umarım yarın bu adamın başına bir iş gelmez diyerek ayırdığım diğer yazıları okumaya geçtim.

Gece içimden geçirdiğim endişe, sabah gerçekleşmişti.

Hüseyin Kocabıyık önce gözaltına alındı, sonra da Cumhurbaşkanına hakaret soruşturması kapsamında tutuklandı.

Hüseyin Kocabıyık, bir kanaat önderi, siyasetçi, siyasi danışman (Tansu Çiller’in danışmanlığı) ve eski AKP milletvekili. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pınarhisar Cezaevi’ne girdiğinde yanında olan çok az kişiden biri.

Röportajda, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine Sen aslında kendine darbe yaptın haberin yok ifadesinde geçen darbe nitelemesini şöyle açıklıyor.

Nedeni şu: Tayyip Bey’i tarihsel bir siyasi şahsiyet yapan onun 28 Şubat’ta başına gelen, getirilenlerdi. Yani önünü kesmek için ona darbe yaptılar. Bu onu başbakanlığa, bugün bulunduğu yere taşıdı. Şimdi o gün kendine yapılanın daha ağırını rakibine yapıyor. Ben o cümleyi çok üzülerek kurdum. Tayyip Erdoğan’ı sevin sevmeyin, o siyasi tarihimizde çok önemli bir şahsiyet olarak yer alabilirdi. Ama son dönemlerde izlediği siyaset onun bütün efsanesini yerle bir ediyor. Korkarım böyle giderse tarihe pek parlak bir biyografi bırakmayacak.

Bu röportajda en dikkatimi çeken bölüm ise AKP’den ihraç edilmesine gösterilen gerekçe için söyledikleriydi. Şöyle diyor Kocabıyık:

Demokrasiye ve hukuka aykırı davranmaktan ihraç edildim.

Bu gerçeği de Türk siyasetinin en komik gerekçesi olarak da nitelemiş Kocabıyık.

Röportajın Tutuklanmaktan çekinmiyor musunuz? sorusuna verdiği yanıtı, kırmızı kalemle çember içine almıştım. Öngördüğümü söylemem iddialı olur ama hissettim diyeyim.

Bu soruya verilen yanıt şöyle: Cezaevine girmek benim için hiçbir problem teşkil etmez. Cezaevi kötü bir yer değil, işkence etmiyorlar, devlet bakıyor size. Akıllı insan için cezaevi bir yenilenme ve güçlenme mekânı. Cezaevini özendirmek için söylemiyorum. Bunlar benimle ilgili. Ama siyasi sebeplerle insanların haksız, hukuksuz cezaevine atılmaları korkunç.

AKP içinde kendisi gibi düşünenlerin çokça olduğunu belirten Kocabıyık, hukuktan uzaklaşmanın, yargının durumunun Türkiye’ye çok zarar verdiğini görenlerin olduğunu da söylemekten geri durmuyor.

Ancak bu eleştirileri ne kamuoyu önünde ne de partinin yetkili organları önünde yapmıyorlar. Dar sohbetlerde ancak konuşabiliyorlar.

Bunun nedenini açıklarken de korkuyorlar diyor Kocabıyık.

Bir şekilde partide sistemin öyle kurulduğunu, herkesin bir menfaat ilişkisi ile bağlandığını vurgulamış oluyor.

Bu duruma kendisinden yola çıkarak, eşinin vali yapılmasını örnek gösteriyor. Önce bana verdiler sonra itiraz ettiğim için geri aldılar demeyi de ihmal etmiyor.

Benim de en çok merak ettiğim soru ile bu bölümü bitireyim. Çünkü öyle çok ve farklı mesleklerden danışmanları var ki Cumhurbaşkanı’nın. Mutlaka bunlar bir şekilde etkili oluyor diye düşünüyor insan ister istemez.

Ancak Erdoğan’ı danışmanları yönlendiriyorlar mı? sorusuna Yönlendirmeye çalışıyorlar. Ama şunu söyleyeyim; Tayyip Erdoğan’ı yakından tanıyanlar bilir ki onun bunun yönlendirmesiyle kolayca istikamet değiştirecek biri değil. Kendi dünyası, mantığı belirleyicidir. Dolayısıyla son sözü hep Erdoğan söyler. Danışmanların söylendiği kadar etkisi yok.

İnsanın aklını kurcalıyor, o halde bu kadar danışman niye?

Hüseyin Kocabıyık, pek azını aldığım bu sözleri ve bugüne kadar söylediklerini bir eleştiri konusu yapmaktan ziyade, bir dostun uyarısı gibi algılanmasını istiyor. Zaten sözlerinde o kadar dikkatli ki, hakaret iması bile yok…

Buna rağmen bu röportajın yayınından bir gün sonra tutuklanıp cezaevine girmekten kurtulamadı…

Kocabıyık’ın, tutuklanmasıyla ilgili olarak ANKA’ya yaptığı açıklama şöyleydi: Beni kimse cezaevine atarak susturamaz. Bu ülkede Anayasa’yı tanımayan hâkimler ve savcılar var. Biz anayasal ve demokratik hukuk devleti için, ülkemiz ve milletimiz için eskisinden daha fazla mücadele edeceğiz. Ben zaten tutuklanmazsam daha kötüydü. Bu benim için nişane.

Hüseyin Kocabıyık’ın sözleri sert bulunabilir bazılarınca, ancak sözlerinde bir saygısızlık yok. Bir yakının, bir dostun acı sözleri denebilirdi.

Denmedi…

Geldiğimiz yer, kimse Ak Parti’den kopmasın. Mevcudumuzu koruyalım. İlla ayrılacaksa da laf söz etmesin. En iyi yapacağı şey, susması… Sussun!

Bu olaydan çıkardığım sonuç beni epey zaman önce okuduğum kitaba götürdü.

Şimdi biraz ondan söz etmek istiyorum.

Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev

Ünlü Fransız düşünür Étienne de La Boétie’nin, en önemli eseri Söylev’i (Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev) 1546-1548 yıllarında yazdığı varsayılır.

Montaigne, çok yakın dostu olan bu düşünür için, “Onsuz yorgun ve bezgin sürüklenip gidiyorum; tattığım zevkler bile, beni avutacak yerde ölümünün acısını daha fazla artırıyor. Biz her şeyde birbirimizin yarısı idik” diyor.

Bir Rönesans insanı olan La Boétie, daha 33 yaşına basmadan 14 Ağustos 1563’te Gemignan kasabasında ölmüştür.

La Boétie, neredeyse beş yüz yıl önce yazdığı Söylev’in başında çeşitli hükümet biçimleri üzerinde tartışmak istemediğini, monarşinin öteki rejimlerden daha mı iyi, yoksa daha mı kötü olduğu sorunuyla ilgilenmediğini belirtiyor.

La Boétie, siyaseti geniş anlamı içinde ele alarak onu konu edinmiştir. Siyasetin dış görünümünden çok doğrudan doğruya özünü açıklamaya yönelir.

Siyaseti, iktidar ilişkilerini anlatmaya çalışır.

Günümüzde bile kafaları en çok kurcalayan, insanların nasıl olup da itaat ettikleri, üstelik itaat etmekle kalmayıp boyun eğmeyi, hatta kulluk etmeyi arzuladıkları sorununu yapıtının odak noktasına yerleştirir.

La Boétie’ye göre insanın doğası özgürlüktür. Özgür olmasıdır. Dahası insan, dünyaya gelirken özgür olduğundan, özgürlüğünü koruma duygusu ile bezenmiş olduğudur.

Ancak sonrasında özgürlüğünü yitiriş süreci başlar.

La Boétie’ye göre de bu ilk özgün özgürlük yitirilmiştir. Bu kayıp, insanın yozlaşmasını başlatır.

Yazara göre, bu yozlaşma öylesine büyük boyuttadır ki, insan değil özgürlüğünü korumak, onu anımsamamaktadır bile… Üstelik boyun eğmeye rıza göstermeyi dahi yeterli görmeyip kulluğu sevip ona gönülden bağlanır. Özgürlüğünü yitiren bu insan, aynı zamanda insanlığını da yitirir.

Beş yüz yıl evvel yazılan bu düşünce ve tespitler günümüzde de insanın temel sorunu değil mi?

Dünyada birçok ülkede iktidarların siyasal alanlarda meşruluğu ideolojik koşullandırmayla, gönüllü taraftar yani kulluk olgusuyla yerleştirdiklerini, örnekleriyle görüyoruz.

Söylev’de tek bir kişinin, birin milyonlarca insana hükmetmesi, adlandırılmayacak kadar doğaya aykırı bir olgu ve boyun eğenler açısından büyük bir erdemsizlik olarak gösteriliyor.

Düşünülemeyecek kadar mantık dışı görünen gönüllü kulluk olgusunu, korkaklık, ekonomik avantaj elde etmek ve insanın yozlaşması olarak nitelendirir La Boétie. Ancak devamında korkaklık ve ekonomik çıkarın doğru olmadığını açıklar. Çünkü, 2 kişi bir kişiden, hatta 10 kişi bir kişiden korkabilir, ama milyonlarca kişinin korkmasının anlamsız olduğunu vurgular.

Yine ekonomik çıkarla ilgili olarak, 16. yy. Fransası’nda, hükümdarın isterse kişinin elinde olan her şeyi alabildiğini de vurguluyor.

Fransa Kralı XIV. Louis, devlet benim diyerek, devletin bir insanda beden bulmasını dillendirmişti.

Gördüğünüz gibi, beş yüz yıl önce söylenen bu sözler, hâlâ güncel değil mi?

Dünyada otoriter rejimlerin gitgide artması, eleştiriye olan tahammülsüzlük, silahlanmanın teşviki, savaşlarda ölen onca çocuk ve kadınlar, masum insanlar…

Tüm bu olanlar güzel bir dünya, onurlu bir yaşam umudunu karartıyor…

Tarih, yüzyıllar boyunca gerçek ve içi dolu bir eleştiri ortamı olmadan iyi şeylerin olmayacağını öğretti bize…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X