Mehmet Ali İNAN
Mehmet Ali İNAN
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Sonbahar özlemi

Köşe Yazısını Dinle

Geçen hafta ince bir hilaldi gökyüzünde ay. Tıpkı ülkemizin bayrağındaki gibi. Beyaz değil ama beyaza yakın sarıydı rengi. Pazartesi günü yarımaya döndü. Şehrin ışıklarından yıldızlar gözükmediği için, uçsuz bucaksız gökyüzünün ortasında asılı duran bir fener gibi.

Haftanın ilk günü hava çok sıcaktı. Salı ve Çarşamba günleri ise daha da sıcak oldu. Meteoroloji uzmanları bu sonbaharın da sıcak geçeceğini duyurdular haber bültenlerinde.

Mevsimler değişiyor her üç ayda bir. Ne var ki, mevsimin kendine has özellikleri de değişiyor. Meteoroloji uzmanlarının öngördükleri gerçekleşirse, önümüzdeki günlerde başlayacak sonbaharı, sonbahar gibi yaşamayacağız.

Bu durumu kendim de gözlemleyebiliyorum. Her sabah yürüdüğüm parkta, birkaç haftadır ağaçlar sonbaharı beklemeden yapraklarını dökmeye başladılar bile.

Yaşadığımız aşırı sıcaklardan iyice bunaldığımız şu günlerde, uzmanların sonbaharın da sıcak olacağını söylemeleri insanın canını sıkıyor. 

İnsanın elini kolunu bağlayan bu boğucu sıcaklarda, yakında serin sonbahar günlerinin geleceğini düşünerek, kendimizi sabırla avutmaya çalışıyorduk. Uzmanlar hevesimizi kuruttular. 

Serin ama insanı üşütmeyen sonbahar rüzgârında yürümenin verdiği keyfi bir şeye değişmem. Yaprakların nazlı nazlı, esen rüzgârda, dallarından bir bir kopup savruluşu… Yürürken üzerine bastığımız kurumuş yapraklardan gelen ses. Sabahları şakıyan kuşların seslerinin iyiden iyiye azalması. Yere düşmüş ağaç yapraklarının arasında karnını doyurmaya çalışan küçük serçelerle baş başayız şimdi.

Sıcaklar bitecek, hazan başlayacaktı… Öyle geldik bugüne kadar. İnce ince yağan yağmurlar, duygu sağanağına kaptıracaktı içimizi… Yüzümüze bir bir değen ılık yağmur taneleri süzülecekti boynumuzdan içeri. Yüreğimizi dolduracaktı ılık yağmur damlaları… Küçük sevgi sözcükleri dökülecekti ta yüreğimizden dilimize…

Dayanılmaz sıcağa katlanmak için akşamları evimizin tüm pencereleri açıktı. Yine de sıcak bana mısın demiyor, ter içinde bırakıyordu insanı. 

Sonbahar akşamlarının serinliği, bir bir kapattıracaktı bize pencereleri. Üzerimize ince battaniyeler örtmeye başlayacaktık. Uykuya daha kolay dalabilecek, daha iyi uyuyacaktık. 

Serin havaya uyanıp solumanın verdiği mutlulukla gün başlayacaktı. Terlemeden kahvaltı edecek, keyifle bol bol içecektik sabah çaylarını.

Dünya kötüleşti.

İnsanlar da öyle…

Ne çok hayallerim, ne büyük umutlarım vardı yaşam ve insanlar için. Dondu kaldı içimde iyiye güzele dair ne kadar duygu varsa.

Bir kuş olmak geçiyor içimden. Kanatlarımı açıp gitmek istiyorum. Başka, bambaşka yerlere… Konduğu betonun üzerinde çaresizce yem arayan kuşları da yanımda götürmek istiyorum. Peşimize sokaktaki öldürmeye çalıştıkları tüm kedileri ve köpekleri de takarak.

Ağaçlar, kuşlar, böcekler, kediler, köpekler ve insanlar, hep birlikte tüm kötülükleri kovduğumuz güzel bir yere varmak istiyorum.

İnsanlığı, doğayı geri plana itmiş, ihtiraslı muhterem politikacılar dünyaya kötülükten başka bir şey vermiyorlar. Yaşanmaz hale geldi yeryüzü… Dünya halklarını birbirine boğazlatmaktan geri durmuyor bu vicdanlarını yitirmiş, empati duygusu taşımayan yönetenler.

Dünyayı yordular.

En çok da dünya insanını…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X