Başta Akıncı Üssü’nde darbeyi planlayan teröristler olmak üzere tüm Türkiye’deki FETÖ’cü hainlerin duruşmaları başladı. Milletimizin yoğun ilgisi altında yürütülen mahkemelerde FETÖ’cü sanıkların pişkinlikleri dikkat çekti.
Darbe yaptığı görüntülerle sabit olan general darbe ile hiçbir bağının olmadığını iddia ediyor. Vazifeli olduğu bölge farklı olmasına rağmen darbe gecesi Akıncı Üssü’nde yakalanan subay bile darbe ile alakasının olmadığını söylüyor. Fırsat buldukça sigara içmek için dışarı çıktığını, içerideki hiçbir faaliyete katılmadığını anlatarak herkesi hayretler içerisinde bırakıyor.
Genelkurmay Başkanlığı’nda kuvvet komutanlarını yere yatırarak etkisiz hale getiren darbeci hain ise komutanı korumak için yere yatırdığını iddia ediyor. Kısaca tüm sanıklar ölümüne inkâr ediyor.
Geçmişe dönüp darbe girişiminin hemen akabindeki Akın Öztürk’ün savcılık ifadesine baktığımız zaman ‘’Hulusi Akar’a zarar gelmesin diye uğraştım. Darbeyi engellemek için çalıştım’’ cümleleri aslında FETÖ’cü sanıkların mahkemelerdeki tutumunu önceden haber veriyordu.
Ceza alınacağını bile bile suçlamaların pişkince inkâr edilmesinin örgüt için ne gibi faydası olabilir diye düşündüğümüzde sonra bir şey dikkatimizi çekiyor. Bütün FETÖ’cü sanıklar organize biçimde ifade veriyor. Örgütün savunmaları üst akıl tarafından yazılmış ve kimin ne söyleyeceği önceden belirlenmiş. Yapılan bütün suçlamalar organize biçimde yurtdışındaki ve vefat etmiş FETÖ’cülerin üstüne atılıyor.
Eğer ki örgüt şu anda sanıkların ifadelerine karışmayacak olsa tabanı asla kontrol edemez. Darbeyi planlayan komutanların iddianamedeki her şeyi sürekli inkâr etmeleri tabana kuvvetli bir mesaj veriyor: ‘’Görüntüleri olanlar bile her iddiayı reddediyor. Siz de her şeyi reddedin. Sakın gerçekleri anlatmayın, bizim hakkımızda en ufak bir bilgiyi bile paylaşmayın!’’
Örgüt şu anda çözülmeyi engellemek istiyor. Çünkü örgüte katılımlar sıfırlanma noktasına geldi. Var olanı muhafaza edemezse FETÖ bitti demektir. Bunun için tabanına güçlü olduğu imajını veriyor. Sürekli olarak birkaç ay içerisinde dışarı çıkacaksınız yalanlarını pompalıyor. Böylelikle itirafların ciddi ölçüde önüne geçiyor.
Siz devlet tarafından çizildiniz. Biz de sahip çıkmazsak mahvolursunuz. Cezaevinin her tarafında bizim adamlarımız var. Sakın itirafta bulunmayın, sizinle uğraşırız minvalinde tehditte bulunarak, bunları da ifadelerine yansıtarak devlete bilgi verilmesinin önüne geçiliyor.
Örgütün az bir kısmı bile gerçek itirafta bulunmuş olsaydı bu operasyonlar çok daha süratli ilerlerdi. Bunca belgeye ve bilgiye rağmen hâlâ tam olarak çözülme sağlanamaması bile FETÖ’nün ne kadar organize ve sinsi bir örgüt olduğunu bir daha gösteriyor.
FETÖ VE TÜRKİYE
Bütün darbe girişimleri milletin az da olsa desteği ile yapıldı. Hepsinde sonradan pişman olundu.
Darbe girişiminden sonra bütün Türkiye FETÖ’nün ne kadar alçak bir örgüt olduğunu açıkça gördü.
Vatandaşa silah doğrultanları beynine silinmeyecek derecede kazıdı.
Bu saatten sonra Türk milleti FETÖ’ye asla geçit vermeyecektir.
ERDOĞAN-BAHÇELİ YAKINLAŞMASI
7 Haziran seçimlerinden önce iktidar ve muhalefet gruplaşması vardı. Ancak PKK’nın desteklediği HDP’nin Meclis’e girip iktidar ortağı olma ihtimali ortaya çıkınca bütün dengeler bir anda değişti.
15 Temmuz’dan sonra gün yüzüne çıkan ittifaktan sonra yeni dengeyi şöyle özetleyebiliriz. Milliyetçi muhafazakârlar ve muhalefet.